İçeriğe Yönlendir

Ne Oluyor Bize


Cihaner Öztürk

Recommended Posts

Erkut Uysal
Ahmet Gül yazdı:

Adaletli ve vicdanlı eğitim lazım. Zira ülkedeki çakarlı hanzoların çoğu aslında eğitimli. Toplumsal adaleti sağlamadan salt eğitim bir işe yaramıyor. 
 

Almanya’da en dikkatimi çeken şeylerden biri, toplu taşıma araçlarında bilet kontrolü yapılmaması. Hep duyardık da gözle görünce daha bir etkileyici oluyor. Eğitimli eğitimsiz, göçmen sığınmacı, işçi memur kimse biletsiz binmeyi aklından bile geçirmiyor. Korktuklarından mı diye düşündüm, korkutmakla bu iş olacak gibi değil. Her sistemde mutlaka korkmayacak birileri çıkar. Benim tek varabildiğim sonuç ADALET. Devlet her sektörde, her kişiye, her zaman adaletli. Adalet bireylerin endoplazmik retikulumlarına kadar işlemiş 😀 Arka kapıdan dolaşmak, dolambaçlı işler yapmak adamların akıllarından bile geçmiyor.  Eğitimle de desteklenince ortaya bu sonuç çıkmış. Benim çözümlemem bu. 

Yazdıklarınıza katlıyorum AMA eğitim önce ailede başlar... Çocuklarımızın ilk öğretmenleri bizleriz, unutmayalım ki biz ne yaparsak çocuklarımızda aynısını yapacaktır... Çocuklarımız bizim aynamızdır... Bütün bu olumsuzlukları eğitim sistemine yıkmak, devlete yüklemek bana göre yanlış... Vicdanlı, ahlaklı bireyler yetiştirmek bizim sorumlulugumuzda... Ögretim sonra gelir ki devletin sorumlulugu burada baslar... Bu kadar kotü ve duyarsiz bir toplum olmamizim nedeni Egitim ve ögretimin altının bosalmasindandir... Zengin ailelerin cocuklari luks okullarda, orta gelirlinin daha dusuk bir ozel okulda, fakir fukaranin cocugu devlet okulunda... Daha 6 yasindan beri luks bir ozel okulda okuyan cocuk, buyuyup birey oldugunda bu ayricaligin devam etmesini hali ile bekliyor ve istiyor... Bu ayricaligi elde etmek icinde her yola basvuruyor etik olup olmamasi onemli bile degil... Zengin, fakir ayirt etmeksizin yazın işe verilen cocuklar varken şimdi zenginin cocugu yaz okullarinda kamplarda fakirin cocugu calismakta... Adaleti saglamasi gereken sistemi kurmasi, korumasi gereken Devlet... Vicdanlı çocuklar yetistirme zorunlulugu bizim...

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

Alıntıdır

 

"Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın" sorusuna New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin cevabı şöyle olmuştu..

"Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırılsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırar. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın.

O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım."

Bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, diğer camları da kırıyorlar. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.

Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.

Polis bu kararlılığıyla "Küçük müçük, bizim için hiç fark etmez; bu sokağın, metro istasyonunun veya mahallenin suç üreten bir bölge olmasına izin vermeyeceğiz" demiş. "

Kırık Cam Teorisi" ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.

Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.

Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.

Bronx'taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.

Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (yani zengin beyazlar) da olaya dahil oldular.

Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi. "Demek ki" diyordu Zimbardo, "İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz."

 

 

 

 

  • Beğen 14
Yorum bağlantısı
Servet Aydın yazdı:

Konu dayağa kaydı, komşu teyzeden zopa yiyip, eve gidince ne halt etinde dövdü diye birde evden zopa yemek gibisi yoktu. Altında yatan sahiplenme idi. Komşu teyze amca ana baba idi. Şimdi sapık amcalar var teyzeler var.

Diyorum hep, düzelmez isek ülkeye boydan boya kireç dökmek şart 

 

Okulda hocadan dayak yediydim birinde gittim anneme şikayet etmeye kalktım . bi temizde annemden dayak yediydim :d 

 

bence gayette düzgün bir sistemdi 

  • Beğen 4
  • Mutlu 7
Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Servet Aydın yazdı:

komşu teyzeden zopa yiyip, eve gidince ne halt etinde dövdü diye birde evden zopa yemek gibisi yoktu.

teyze  bence kesin haklı, evdekiler zaten haklı, kimbilr ne denedin

  • Beğen 2
  • Mutlu 2
Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Çağlar Bayur yazdı:

teyze  bence kesin haklı, evdekiler zaten haklı, kimbilr ne denedin

Patlamalarin ilk prototipleriydi muhtemelen :D

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek
Alıntıdır
 
"Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın" sorusuna New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin cevabı şöyle olmuştu..
"Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırılsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırar. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın.
O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım."
Bir sokağın suç bölgesine dönüşme süreci önce tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmez ve cam hemen tamir edilmezse, oradan geçenler o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, diğer camları da kırıyorlar. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.
Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.
Polis bu kararlılığıyla "Küçük müçük, bizim için hiç fark etmez; bu sokağın, metro istasyonunun veya mahallenin suç üreten bir bölge olmasına izin vermeyeceğiz" demiş. "
Kırık Cam Teorisi" ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.
Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.
Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.
Bronx'taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (yani zengin beyazlar) da olaya dahil oldular.
Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi. "Demek ki" diyordu Zimbardo, "İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz."
 

Çok mantıklı. Çok doğru.


  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Servet Aydın
Eren Gökmen yazdı:

Patlamalarin ilk prototipleriydi muhtemelen :D

Ne var yani binanın Bodrumundaki gazyağı deposunun yanındaki odunlukta ateş yaktıysam. Abartmaya gerek yok bence 

  • Beğen 1
  • Mutlu 2
Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Servet Aydın yazdı:

gazyağı deposunun

iyi ki yasaklanmış satışı

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Servet Aydın
Çağlar Bayur yazdı:

iyi ki yasaklanmış satışı

Dün aldım yeşil ve mavi. Gazlambası için kokusuz. Bulana kadar canım çıktı 

  • Beğen 1
  • Teşekkür 1
Yorum bağlantısı
Serhan Gürbüzol

Maalesef trafikte saygısızlık ve araç yoğunluğu gün geçtikçe büyüyor diğer illeri bilmem ama burada Mersin de bizimkiler yetmiyormuş gibi birde şu Suriyeliler var ya olamaz böyle bir şey resmen çek silahı vur o derece yani :( Allah sonumuzu hayır etsin inşallah...

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Emre Şimşek

Dün Fethiye Çalış mevkisinde ışıklardan kalktıktan sonra beyaz bir Egea dikkatimi çekti, yol vermedi bana. İlk başta üstelemedim sonraki ışıklardan kalkarken camı açtı bir şeyler atmaya başladı ama ufak jelatinlerden ibaretti. Hastanenin önünde yayalar için bir ışık var ona takıldık, o da önümde 2 şeridi birden ortaladı durdu. Ben de inatla sol tarafından yanaştım durdum. Baktım camı halen aralık, açtım camı, hanımefendi çöpünüzü dışarı attınız, dedim utanmasını bekleyerek.. Kafasını bir çevirdi, insanları görünüşüyle asla yargılamak istemiyorum ama meymenetsiz bir surat, kızıl saçlı bir kadın, elinde kutu meyve suyu, ne var ne olmuş attıysam, dedi. Ayıptır ama yaa dedim. Daha da bağırarak sana ne dedi, istediğim gibi atarım, hatta daha büyüğünü atacam, dedi ve sağa sinyal verip hastaneye döndü. Hanımla arkasından bakakaldık. Allah ıslah etsin diyeceğim ama bahsi geçen kadın için biraz geç sanırım.

Artık insanları uyarmaya bile çekiniyorum. Ve FTM olmak için 40 yaşıma gün sayıyorum.

  • Beğen 3
  • Şaşkın 1
Yorum bağlantısı
Erkut Uysal
Ali Gök yazdı:

 

Okulda hocadan dayak yediydim birinde gittim anneme şikayet etmeye kalktım . bi temizde annemden dayak yediydim :d 

 

bence gayette düzgün bir sistemdi 

Orta okulda Matematik dersindeyiz konumuz Obeb Okek... Hoca secmece usulu tahtaya kaldirip soru cozduruyor... Herkes ogrencilik hayatinda yasamistir mutlaka ogretmenle goz goze gelindigi anda bittin demektir... Direk bi sey soylemeden kalk tahtaya... :D Bende hocamla goz goze geldim ve tahtadayim sahne benim... :D Hali ile çözemedim soruyu e calismamisimda adam anlatiyo ama haybeye bende tık yok... :D

4.5G hızına ilk gecenlerden biri benim orta okulda geçtim... Hoca benim kafaya bi patlatti aynen tahtaya vurup tekrar avucunun içine geldim... :D O gun bugundur ki Obeb Okek i unutmuyorum... En hızlı bilgi akışına o zaman ben ulaşmistım... :D Saniyeler içinde bilgi kafaya girdi... :D Hala bile karsilastigimda elini operim keşke bi kac kez daha vursaymista daha fazla ogrenseymisim... Şimdi ise ögretmen şikayet hatti var, ögretmeni kıyafeti uygun olmayan ogrenciyi uyardi diye sapık damgasi yiyip sorusturulan var... Var oglu var... Yazık...

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Fatih Mehmet Uslu

Öğretmenlerin öğrenciyi dövmesi de doğru değil. O kadar arkadaşının önünde çocuğun aşağılanması unutamayacağı bi travma. Ama öğretmen veliye çocuğun yanlışını söylediğinde velinin güzel bir ders vermesi en doğrusu bence. Güzel ders derken illa dayak değil tabiki. Ama çocuğun dilinden en iyi anne babası anlar. Sonuç olarak en büyük görev anne babalara düşmekte.

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Eyüp Çetin

Bir öğretmen olarak dayakla konu öğretilmesine karşıyım. Anlatılan dersi algılayabilecek düzeyde olmayabilir öğrencim. Fakat dersi dinlemeyip öğrenmiyorsa bu disiplin problemidir. Disiplini sağlamak adına zaman zaman tatlı sert davranışlar olabilir. Dayağın ucu açık. Öğretmenin kendi hırsını aldığı gereksiz şiddete dönüşebiliyor bu.

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Harun Özden

Belki konunun dışına çıkılıyor ancak, bu dayak mevzusunda bir iki kelam da ben etmek isterim.
Şimdiki nesilde dayak yok denilerek disiplin kavramı yok edildi. Evet dayak olmasın, çocuklarımıza bağırmayalım ama diğer yollardan da disiplini,saygıyı öğretmeye çalışalım.
Bu şekilde yetişen bireyler nerede durmaları gerektiğini bilmiyorlar, herşeyi yaparım ederim bana kim karışır kafasındalar. İstediklerini elde edemekdikleri zaman krize giriyorlar.
Bence burda en güzel ölçüyü yine atalarımız koymuş: "Çok söyleme yüzsüz, çok dövme arsız edersin."

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Doğan Arşiray
Ali Gök yazdı:

 

Okulda hocadan dayak yediydim birinde gittim anneme şikayet etmeye kalktım . bi temizde annemden dayak yediydim :d 

 

bence gayette düzgün bir sistemdi 

 

Servet Aydın yazdı:

Ne var yani binanın Bodrumundaki gazyağı deposunun yanındaki odunlukta ateş yaktıysam. Abartmaya gerek yok bence 

 

Örnekteki gibi durumlarda işe yarayacağı kesin çocukken ! :D

Eyüp Çetin yazdı:

Bir öğretmen olarak dayakla konu öğretilmesine karşıyım. Anlatılan dersi algılayabilecek düzeyde olmayabilir öğrencim. Fakat dersi dinlemeyip öğrenmiyorsa bu disiplin problemidir. Disiplini sağlamak adına zaman zaman tatlı sert davranışlar olabilir. Dayağın ucu açık. Öğretmenin kendi hırsını aldığı gereksiz şiddete dönüşebiliyor bu.

konu dışı oldu ama, 5 6 sene kadar uzkadoğu dövüş sanatlarına meraklıydım, dayaksız öğrenilmeyen yegane şeylerden birisidir. :D ne dövdülerdi ama. sürekli aynı yere vurulmazki.

  • Beğen 1
  • Mutlu 3
Yorum bağlantısı
Eyüp Çetin
Dogan Arsiray yazdı:

 

 

Örnekteki gibi durumlarda işe yarayacağı kesin çocukken ! :D

konu dışı oldu ama, 5 6 sene kadar uzkadoğu dövüş sanatlarına meraklıydım, dayaksız öğrenilmeyen yegane şeylerden birisidir. :D ne dövdülerdi ama. sürekli aynı yere vurulmazki.

 

Öğreten ne stres atar bu işte. 😊

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Okay Kaygusuz

şimdi ki nesilde cocuklarda baba anne korkusu yok müsteriler geliyor cocuguna vesikalk cektirmeye, zaten müsteriden anlıyorum sıkıntılı oldugunu biz prensesimize biz paşamıza vesikalık fotograf cektirecegiz diye bir cümle ile baslıyorsa eyvahlar olsun diyorum içimden cocuk ne söz dinliyorlar ne durdan anlıyor yeminle ama bazı zehir gibi cocuklar geliyor olgum kızım otur söyle dur böyle dur annesinin babasının sözünden cıkmıyor cocuk, cocukları cok pofpofluyorlar herkesin cocugu kendine özel güzelde tek sizde cocuk yok diye düşünüyorum ben.

 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

Dövmek, dayak kötü bir şey ama çocuk sevgi, övgü, değer verilme gibi duyguların yanında korku, kaygı, endişe gibi duyguları da öğrenerek büyümelidir.


Çok mantıklı. Çok doğru.


Bu yazıyı üniversitede okumuştum. Şu an iş yerinde bile etkili oluyor. Denim kumaş üretiyoruz, yönetim olarak yere atılan çöpe takındığımız tavır kumaş kalitesine bile etki ediyor.
  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Doğan Arşiray
Eyüp Çetin yazdı:

 

Öğreten ne stres atar bu işte. 😊

zaten sonra bıraktım bunu fark edince :D

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Dogan Arsiray yazdı:

5 6 sene kadar uzkadoğu dövüş sanatlarına meraklıydım,

bu saatten sonra ne desen haklısın diycem doğan abi :D 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Emrah Uludağ
Harun Özden yazdı:

Belki konunun dışına çıkılıyor ancak, bu dayak mevzusunda bir iki kelam da ben etmek isterim.
Şimdiki nesilde dayak yok denilerek disiplin kavramı yok edildi. Evet dayak olmasın, çocuklarımıza bağırmayalım ama diğer yollardan da disiplini,saygıyı öğretmeye çalışalım.
Bu şekilde yetişen bireyler nerede durmaları gerektiğini bilmiyorlar, herşeyi yaparım ederim bana kim karışır kafasındalar. 

Okula sadece 1 hafta gelen öğrenciyi sınıf geçiren eğitim sisteminde çok zor. 

Dayağa şiddete hiç gerek yok, önce öğretmene toplumda hak ettiği saygıyı verecekler, sonra da sağlam bir disiplin davranış ve sınıf geçme yönetmeliği yayınlayacaklar ondan 30 yıl sonra kimse bozmazsa sağlam bir neslimiz olur. Her mahalleye bir imam hatip açarak ya da öğretmen maaşını ve çalışma süresini milletin ağzına sakız ederek değil... 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Servet Aydın
Dogan Arsiray yazdı:

artık doğu dövüş sanatlarına uzağım.

Tabi pekmez aka aka bitince anlıyor insan uzak kalınması gerektiğini 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Doğan Arşiray
Servet Aydın yazdı:

Tabi pekmez aka aka bitince anlıyor insan uzak kalınması gerektiğini 

pekmez rengi değilde, patlıcan moru revaçtaydı o senelerde.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...