İçeriğe Yönlendir

Almanya'da Yaşam


Mustafa Yenigün

Recommended Posts

Yasin Aygün

Bence gurbete gitmiş bir bireyle kendi ülkesinde yaşayan bireyi karşılaştırmak yerine, Almanya'da yaşayan bir Alman vatandaşıyla Türkiye'de yaşamaya çalışan bir Türk vatandaşının yaşam standartlarını karşılaştırmak lazım. Türkiye'de doğup büyümüş, ailesinin temeli burada olan bir insan sonradan oraya gidince zor oluyor ama hali hazırda aile temelinin orada olduğunu ve eğitimden sonra iş hayatına atıldığını düşününce yaşam standardı Türkiye'ye kıyasla çok çok yüksek oluyor. Tabi maddiyat bir yana hukuk sistemi, asayiş, trafik kültürü gibi şeyler bence en önemli değerler. Az çok kendini geliştirmeye çalışmış insanlar ülkemizde bu değerlerin yetersizliği sebebiyle erken yaşlanıyor

  • Beğen 7
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk
Yasin Aygün yazdı:

Bence gurbete gitmiş bir bireyle kendi ülkesinde yaşayan bireyi karşılaştırmak yerine, Almanya'da yaşayan bir Alman vatandaşıyla Türkiye'de yaşamaya çalışan bir Türk vatandaşının yaşam standartlarını karşılaştırmak lazım. Türkiye'de doğup büyümüş, ailesinin temeli burada olan bir insan sonradan oraya gidince zor oluyor ama hali hazırda aile temelinin orada olduğunu ve eğitimden sonra iş hayatına atıldığını düşününce yaşam standardı Türkiye'ye kıyasla çok çok yüksek oluyor. Tabi maddiyat bir yana hukuk sistemi, asayiş, trafik kültürü gibi şeyler bence en önemli değerler. Az çok kendini geliştirmeye çalışmış insanlar ülkemizde bu değerlerin yetersizliği sebebiyle erken yaşlanıyor

Evet bu güzel açıklama oldu

Yorum bağlantısı
Mustafa Yenigün
Yasin Aygün yazdı:

Bence gurbete gitmiş bir bireyle kendi ülkesinde yaşayan bireyi karşılaştırmak yerine, Almanya'da yaşayan bir Alman vatandaşıyla Türkiye'de yaşamaya çalışan bir Türk vatandaşının yaşam standartlarını karşılaştırmak lazım. Türkiye'de doğup büyümüş, ailesinin temeli burada olan bir insan sonradan oraya gidince zor oluyor ama hali hazırda aile temelinin orada olduğunu ve eğitimden sonra iş hayatına atıldığını düşününce yaşam standardı Türkiye'ye kıyasla çok çok yüksek oluyor. Tabi maddiyat bir yana hukuk sistemi, asayiş, trafik kültürü gibi şeyler bence en önemli değerler. Az çok kendini geliştirmeye çalışmış insanlar ülkemizde bu değerlerin yetersizliği sebebiyle erken yaşlanıyor

 

Güzel bir detaya değindiniz. Ama bu noktada bana göre karşılaştırılan kişileri 3'e ayırmak lazım. Türk vatandaşı sabit olmakla beraber, Almanya tarafını Alman vatandaşı ve Türk ailenin burada doğmuş ve Alman vatandaşı olmuş çocuğu olarak ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türk aile yapısında, çocuklar için bir şeyler yapmak (yatırım, birikim) bir alışkanlık iken, çoğu Alman aile yapısında bu bakış açısı bulunmuyor. Bu nedenle de burada doğmuş Türk vatandaşları, ailelerinden aldıkları destek ile açık ara öne çıkıyorlar.

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Cem Işık

Kuzenimin eşi Alman vatandaşı, geçenlerde konuştuk,bizim Alman damadın anneannesi kendi isteğiyle huzurevine yatmış. Ben artık huzurevinde yaşamaya alıştım, siz de ev almak istiyorsunuz madem, benim evi size satayım demiş kadın torununa. Garibime gitti nedense. 

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Ahmet Gül

Bazı şeyler para ile değişilmez. Sekiz yaşındaki kızımı sokağa gönül rahatlığıyla salıp, akşam eve gelecek mi telaşı yaşamıyorum. Biliyorum ki o araba yaya geçidinde duracak, biliyorum ki kızım kaza ile yola atlasa bile yoldan geçen şöför bunu hesap edecek, biliyorum ki kızıma kötü gözle bakılmayacak. Kızım isterse pateniyle, isterse bisikleti ile uçsuz bucaksız bisiklet yollarında güvenle seyahat edecek. Bunun kıymetini Türkiye'de yaşayıp da hala kavrayamayan varsa söz boşa. Hele gündemdeki Elmalı davasından sonra...

Maddi yanına gelince, 1000 euro geri kalıyor bu bence iyi değil diyenler olmuş. Her faturayı ödedikten sonra yanınıza bu para kalıyorsa ay sonuna bu parayı bitiremezsiniz size o kadar söyleyim. Türkiye'de peynir takliti yapan beyaz bir şey alıp peynir yedim derken burda peynir alışverişinden ciklet parasına İsviçre gravyeri, Comte, Gauda, Emmanter, Cheddar, Parmasan gibi dünya markası peynirler. Yani klasman çok farklı, Hans'ın market alışverişine gittim sözüyle, Hasan'ın market alışverişine gittim sözü sadece ''market'' ortak paydasında buluşuyor. Hasan Hans'ı görse muhtemelen bu alışveriş değil arkadaş, ya siz insan değilsiniz ya biz der 😁

 

Kimseyi ikna etme gibi derdim yok. Biliyorum ki Almanya o kadar da güzel değil yav yeğenimciler ne yapılsa ikna edilemeyecekler. Üç sene sonra vatanıma döneceğim. Çok sevdiğim vatanım için sadece üzülüyorum. Almanya'da mutlu olduğumu sanmayın, bu üzüntü beni her gün kahrediyor. 

  • Beğen 11
  • Üzgün 1
Yorum bağlantısı
İlkay Başaran

Almanyadaki 7 saatlik mesainin verimi Türk standardına göre 20 saat gibi yapıyor. Dayım 3 kere wc ye gidince hasta isen rapor ile kanıtla yoksa uyarı alacaksın denmiş kabaca. Birilerinin sırtından geçinmek mümkün değil. 

Kabaca derken kaba bir şekilde değil olay kabaca hatları bu demek istedim. wc olayı.

Yorum bağlantısı
Emre Demir
Mehmet Ozyurek yazdı:

Esas konuya gelelim.
Bizi kıskanıyorlar mı ?
Evet ise hangi konularda ?
Teşekkürler

100 euro Almanya alışveriş 

100 tl Türkiyede  alışveriş 

yazıp yotube karşılaştırma videoları her şeyi açıklıyor 

https://www.youtube.com/watch?v=ZxkLek-dcsg

  • Beğen 1
  • Üzgün 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek

Ben emekli olsam maaşım ancak kirayı öder.
Onun için bizim ilk hedefiniz hep ev almak oluyor.
Adamlar ev alma ihtiyacı duymuyor. Gelecek kaygıları yok.

Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Cem Işık yazdı:

Kuzenimin eşi Alman vatandaşı, geçenlerde konuştuk,bizim Alman damadın anneannesi kendi isteğiyle huzurevine yatmış. Ben artık huzurevinde yaşamaya alıştım, siz de ev almak istiyorsunuz madem, benim evi size satayım demiş kadın torununa. Garibime gitti nedense. 

Bakim sartlari cok iyi. Herhangi bir saglik problemi durumunda aninda doktor veya hemsireler mudahalede bulunuyor. Kendi yasitlariyla beraber vakit geciriyorlar. Gezi falan da duzenliyorlar. Evde tek basina kalmak istemiyorlar. Baskasinin yaninda da kalmak isemiyorlar. Huzur evinde kendi odalari, evi gibi oluyor. Genel olarak bu sebeplerle huzur evine gitmeyi tercih ediyorlar

Yorum bağlantısı
Erdem Doğan
Eren Gökmen yazdı:

Bakim sartlari cok iyi. Herhangi bir saglik problemi durumunda aninda doktor veya hemsireler mudahalede bulunuyor. Kendi yasitlariyla beraber vakit geciriyorlar. Gezi falan da duzenliyorlar. Evde tek basina kalmak istemiyorlar. Baskasinin yaninda da kalmak isemiyorlar. Huzur evinde kendi odalari, evi gibi oluyor. Genel olarak bu sebeplerle huzur evine gitmeyi tercih ediyorlar


Garip olan evi torununa mirak birakmamasi, para ile satmak istemesi :) Evet burada 18 yasina giren herkes kendi gemisinin kaptani oldugundan, miras birakma durumu olmuyor. Baba ogluna evini kiraya verebilir yada satabilir. 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Cem Işık
Erdem Doğan yazdı:


Garip olan evi torununa mirak birakmamasi, para ile satmak istemesi :) Evet burada 18 yasina giren herkes kendi gemisinin kaptani oldugundan, miras birakma durumu olmuyor. Baba ogluna evini kiraya verebilir yada satabilir. 

Aynen bu garip geldi bana, Kafa farklı işliyor bizim:)

  • Mutlu 1
Yorum bağlantısı
Cem Dilmen

Sağlık standardı açısından bir kaç kelam edeyim. Soran arkadaşlar için. 

Türkiyede sağlık sistemi halk açısından gerçekten hiç fena değil. Bunu yurt dışından buraya gelip sağlık hizmeti alan herkes zaten dile getiriyor ama doğru olanın bu olup olmadığı gerçekten tartışmaya açık bir konu. Hangi açıdan bakıldığı burada ana konu. Hasta açısından bakılınca sosyal devlet hastanın tüm sağlık giderlerini karşılıyor. Burada eksik olan kısmımız halkımız ne kadar sosyal halk ona bakmak lazım. Yurt dışı kongrelerde konuştuğumuz arkadaşların ifadesini aktarayım bir hasta elinde dosya, hastane hastane, doktor doktor koşmaz, koşamaz. Kendine çizilen yolda ilerlemek zorundadır. Bizde ise elindeki sivilce için tıp fakültelerinde hoca hoca gezen sürüyle insan ve bunu hak zanneden bir kitle mevcut. Sonuç; gereksiz hastalarla dolup taşan hastaneler, gereksiz tetkikler, asıl hizmet alması gereken hastalar için boşaltılamayan yataklar ve devletin sağlık harcamaları konusunda sürekli kısıtlamaya gitme mecburiyeti vs vs liste uzayıp gidiyor. 

Diyelim doğum yapacaksınız. Kanada da uzman doktora muayene olmanız ciddi anlamda zor. Takibiniz tecrubeli ebelerle yapılır ancak ihtiyaç olursa bir doktor muayenesi istenir. Sonuca bakalım doğum oranları bakılınca bizden daha düşük bebek ölüm oranları olan bir ülke. Doktor görmedi diye bebekler ölmüyor. Bizde ise ebeye bağıran, doktor neden gelmedi kardeşim karım ölsün mü diye kavga çıkaran bir kitle. 

Sağlık hizmetinin bu kadar kolay ulaşılabilir olması bir sürü ülkede modellenmiş bir sistem ve bir sürü ülkede de geri dönülmüş bir sistem aslında. Eskiyi düşününce elbette sistemin şu anki hali çok daha iyi. Acil müdahale kalitesi, yoğun bakım, ameliyathane şartları, ambulans hizmetleri vs vs çoook daha iyi. Ben asistanken yurtdışına ameliyat öğrenmeye giderken şimdi İngiltere'den bana bile ameliyat izlemeye hekimler geliyor. 

Hekim ve sağlık personeli açısında bakılınca ise bu sistem ciddi olalrak yorucu ve yıpratıcı. Dediğim gibi emeğinizin çok da bir değeri yok. Ama buna da şükür o ayrı. PAndemide bunu açıkça gördük. Fransa'da hekimler isyan etti. Sebep 20 üzeri hasta bakmaları. Biz bir acil gecesi hekim başı 300 hasta baktığımız için bize vız geldi tırıs gitti resmen :)

Pandemi döneminde de gördük ki özellikle Amerika'da özel sağlık sigortası olmayan vatandaşlar resmen ölüme terk edildi. Bunu orada çalışan devre arkadaşım enfeksiyon uzmanından dinledim. Ağlayarak anlattı. Sigortası olmayan zencileri resmen ölüme terk ettiler dedi. Bizde ise herkese evine kadar ilaç, evinde tetkik, evinde aşı vs vs bir sürü hizmet verildi ki ben bunları da ciddi olarak takdir ediyorum ve hep de ettim. Ha hekimler, sağlık personelleri ezildi korunmadı bir sürü aksayan kısım da var tabi ama bu bir savaşsa bu kaçınılmaz sondu zaten. 

Yurt dışı demişken mesela gurbetçi hastalarımız yazın bizim hastaneyi resmen talan ediyorlar. Bizde 4 saatte yapılan tetkikler için Fransa'da 3 hafta git gel yaptıklarını ve bunun için en az 400 -500 Euro para harcadıklarını ifade ediyorlar. Biz özel hastane olmamıza rağmen ceplerinden 500 TL bile çıkmıyor. Böbreğinde en ufak ağrı olsa bırakın ameliyat sadece muayene için uçağa binip gelip ilacını alıp dönenler bile var. 

Yani özetle her iki sistemin de hem iyi hem de kötü tarafları mevcut. Nereden baktığınıza bağlı. 

  • Beğen 14
  • Teşekkür 3
Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Erdem Doğan yazdı:


Garip olan evi torununa mirak birakmamasi, para ile satmak istemesi :) Evet burada 18 yasina giren herkes kendi gemisinin kaptani oldugundan, miras birakma durumu olmuyor. Baba ogluna evini kiraya verebilir yada satabilir. 

Satma kismini kacirmisim :D Bir cogu birakiyor. Bazisi komik rakamlara satiyor. Bazisi bir dernege falan bagisliyor. Mantik farki var tabi :)

Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Servet Aydın yazdı:

Almanya iyi değil bizde yaşam standardı düşük aynı paramız gibi. Neyse, gelince ararım çay içeriz Rader Wogel'in bahçesinde

yolu ezberre biliyorum geleyim

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Mehmet Göktürk yazdı:

Umarım Almanlar bozulmaz çünkü bu da eski bir öğreti sonuçta.

alman a 3 kağıt diyorum, o ne diyor? yahu şunun şurasından kırpalım şu kadar rakam cepte kalır diyorsun: bize böyle kötü yapmayı öğretmediler diyor. ıslatıp ıslatıp döveceksin

Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Cem Dilmen yazdı:

Sağlık standardı açısından bir kaç kelam edeyim. Soran arkadaşlar için. 

Türkiyede sağlık sistemi halk açısından gerçekten hiç fena değil. Bunu yurt dışından buraya gelip sağlık hizmeti alan herkes zaten dile getiriyor ama doğru olanın bu olup olmadığı gerçekten tartışmaya açık bir konu. Hangi açıdan bakıldığı burada ana konu. Hasta açısından bakılınca sosyal devlet hastanın tüm sağlık giderlerini karşılıyor. Burada eksik olan kısmımız halkımız ne kadar sosyal halk ona bakmak lazım. Yurt dışı kongrelerde konuştuğumuz arkadaşların ifadesini aktarayım bir hasta elinde dosya, hastane hastane, doktor doktor koşmaz, koşamaz. Kendine çizilen yolda ilerlemek zorundadır. Bizde ise elindeki sivilce için tıp fakültelerinde hoca hoca gezen sürüyle insan ve bunu hak zanneden bir kitle mevcut. Sonuç; gereksiz hastalarla dolup taşan hastaneler, gereksiz tetkikler, asıl hizmet alması gereken hastalar için boşaltılamayan yataklar ve devletin sağlık harcamaları konusunda sürekli kısıtlamaya gitme mecburiyeti vs vs liste uzayıp gidiyor. 

Diyelim doğum yapacaksınız. Kanada da uzman doktora muayene olmanız ciddi anlamda zor. Takibiniz tecrubeli ebelerle yapılır ancak ihtiyaç olursa bir doktor muayenesi istenir. Sonuca bakalım doğum oranları bakılınca bizden daha düşük bebek ölüm oranları olan bir ülke. Doktor görmedi diye bebekler ölmüyor. Bizde ise ebeye bağıran, doktor neden gelmedi kardeşim karım ölsün mü diye kavga çıkaran bir kitle. 

Sağlık hizmetinin bu kadar kolay ulaşılabilir olması bir sürü ülkede modellenmiş bir sistem ve bir sürü ülkede de geri dönülmüş bir sistem aslında. Eskiyi düşününce elbette sistemin şu anki hali çok daha iyi. Acil müdahale kalitesi, yoğun bakım, ameliyathane şartları, ambulans hizmetleri vs vs çoook daha iyi. Ben asistanken yurtdışına ameliyat öğrenmeye giderken şimdi İngiltere'den bana bile ameliyat izlemeye hekimler geliyor. 

Hekim ve sağlık personeli açısında bakılınca ise bu sistem ciddi olalrak yorucu ve yıpratıcı. Dediğim gibi emeğinizin çok da bir değeri yok. Ama buna da şükür o ayrı. PAndemide bunu açıkça gördük. Fransa'da hekimler isyan etti. Sebep 20 üzeri hasta bakmaları. Biz bir acil gecesi hekim başı 300 hasta baktığımız için bize vız geldi tırıs gitti resmen :)

Pandemi döneminde de gördük ki özellikle Amerika'da özel sağlık sigortası olmayan vatandaşlar resmen ölüme terk edildi. Bunu orada çalışan devre arkadaşım enfeksiyon uzmanından dinledim. Ağlayarak anlattı. Sigortası olmayan zencileri resmen ölüme terk ettiler dedi. Bizde ise herkese evine kadar ilaç, evinde tetkik, evinde aşı vs vs bir sürü hizmet verildi ki ben bunları da ciddi olarak takdir ediyorum ve hep de ettim. Ha hekimler, sağlık personelleri ezildi korunmadı bir sürü aksayan kısım da var tabi ama bu bir savaşsa bu kaçınılmaz sondu zaten. 

Yurt dışı demişken mesela gurbetçi hastalarımız yazın bizim hastaneyi resmen talan ediyorlar. Bizde 4 saatte yapılan tetkikler için Fransa'da 3 hafta git gel yaptıklarını ve bunun için en az 400 -500 Euro para harcadıklarını ifade ediyorlar. Biz özel hastane olmamıza rağmen ceplerinden 500 TL bile çıkmıyor. Böbreğinde en ufak ağrı olsa bırakın ameliyat sadece muayene için uçağa binip gelip ilacını alıp dönenler bile var. 

Yani özetle her iki sistemin de hem iyi hem de kötü tarafları mevcut. Nereden baktığınıza bağlı. 

Hocam bence Amerikadaki problem, zorunlu saglik sigortasinin olmamasi. Calisanlar isterse kendisi yaptiriyor ama bir cogu da gereksiz diyerek yaptirmiyor. Sonra herhangi bir durumda saglik masrafi ciddi miktarda cok oluyor. Bu maalesef insanlarin kendi tercihi. Fazla kazandiklari parayi bu durumlar icin biriktirmeliler (odemedikleri saglik sigortasinin en azindan yarisini)

Fakir insanlara herhangi bir yardim yapiliyor mu bilmiyorum

Avrupa ise baska bir dunya. Fakirsen devlet bir miktar destek cikiyor. Calisamaz durumdaysan devlet sana bakiyor. Devlet evlerinde ucretsiz kalip, belli bir maasa baglaniyorsunuz ve saglik, toplu tasima vs  gibi ucretlerden muaf tutulabiliyorsunuz (tabi bunlarin hepsi calisabilirlik, aile ve maddi durumlara bagli) 

Saglik sistemi ise avusturya icin konusursam hastahaneye durup dururken veya grip olunca gidilmiyor. Zaten hastahanede bu tarz muayene islemi yapilmiyor. Her doktorun kendi özel muayenehanesi var. Turkiyeden farki olarak bu muayenehanede alinan hizmeti sgk benzeri kurum karsiliyor (anlasmasi olan doktorlarda) ameliyat falan gerekiyorsa bu doktor sizi hastahaneye sevk ediyor.

Ancak bu sistemde de problem var. Misal kafanizin estigi her dahiliyeciye gidemezsiniz. Önce doktora kayit olmaniz lazim (boş yer varsa) bu kayit sizi o doktorun hastasi yapar. Sonra muayene icin randevu almaniz lazim. Iyi doktorlarda bu randevu 3-6 ay gibi bir sure sonraya verilebiliyor. Acikcasi cogu da gunde 30 hasta uzeri bakiyordur. Mahalle dokturu diye tarif ettigimiz pratisyen hekimler ise gunde genelde 50 den fazla hasta gorur ama onlar genelde rapor, duzenli kullanilan ilaclari yazarlar. Grip olunca bu doktora gidilir mesela. Pratisyen gerek gorurse bir uzman doktora sevk eder

 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Hamit inan yazdı:

yaşam nasıl. Kurallara uyma ve saygı, yaptırımlar. ?

ilk ayak basışımın 3. gününde ceza yiyordum, zıpkın gibi 17 yaşlarımdayım, bisiklet/havuz gez gez sıkıldım , kaldığımız evde işlere yardımcı olayım dedim, mutfaktan çöpleri aldım attım, 2 saat sonra tüm çöp sepeti boşalttık. neymiş cam şişe  ile konserveleri aynı poşete koyup atmışım :rofl:

komşular fark etmeden geri dönüşüme uygun halde atılmalı imiş... garaj kirlenmesin diye kaldırıma çıkardım araba yıkayacağım :police: yasak, sok geriye garaja...

 

  • Beğen 3
  • Mutlu 3
Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Çağlar Bayur yazdı:

alman a 3 kağıt diyorum, o ne diyor? yahu şunun şurasından kırpalım şu kadar rakam cepte kalır diyorsun: bize böyle kötü yapmayı öğretmediler diyor. ıslatıp ıslatıp döveceksin

Isi kitabina uydurmayi bilirler. Ben de hersey kurali ile mukemmel bir sekilde isliyor zannediyorudm ama oyle degil. Almanyadan Turkiyeye fabrikaya denetlemeye gelince kan kusturuyorlar. En ufacik bir seyi bile kabul edilemez diyorlar. Kendi fabrikalarinda boyle selere hic takilmiyorlar

Yorum bağlantısı
Yasin Aygün
Mustafa Yenigün yazdı:

 

Güzel bir detaya değindiniz. Ama bu noktada bana göre karşılaştırılan kişileri 3'e ayırmak lazım. Türk vatandaşı sabit olmakla beraber, Almanya tarafını Alman vatandaşı ve Türk ailenin burada doğmuş ve Alman vatandaşı olmuş çocuğu olarak ayırmak gerekir diye düşünüyorum. Çünkü Türk aile yapısında, çocuklar için bir şeyler yapmak (yatırım, birikim) bir alışkanlık iken, çoğu Alman aile yapısında bu bakış açısı bulunmuyor. Bu nedenle de burada doğmuş Türk vatandaşları, ailelerinden aldıkları destek ile açık ara öne çıkıyorlar.

Kesinlikle. Avrupa'da hayatı boyunca garsonluk, zamanla belki şef garsonluk yapan ebeveynlerin yaşam standartları onlara yeterli geliyor. Bu meslekleri küçümsemiyorum sadece bizim ülkemizde oluşan meslek anlayışına göre bir örnek vermek istedim. Sizin de dediğiniz gibi hayatına sonradan orada devam eden Türklerin hepsi olmasa da çoğu kendi işini kurup yürütmeyi amaçlıyor. Kimisi piştiği meslekte yurtdışında kendi işinin patronu oluyor, kimisi yurtdışında bir yandan çalışırken bir yandan da Türkiye'de yatırım yaparak kendi işini kurup tanıdıkları işin başına geçiriyor. Bu verdiğim örneklerin hepsi yakın çevremden. Yurtdışına gidip de kendi işini kurmayı amaçlamayan tanıdığım tek bir aile var o da İtalya'da çalışan Türk Nato askeri. Kısıtlı süre görevde olmasa belki o da kendi işini kurabilirdi bilemiyorum.. 

 

Kurumsal bir firmada yolcu hizmetleri memurluğu yaparken beraber takıldığım Fransız bir meslektaşım vardı. Daha önce Paris'te aynı mesleği icra ederken çok rahat olduğunu, Antalya'ya geldiğine pişman olduğunu dile getirirdi, kısa bir süre sonra geri döndü zaten. Sebebi maalesef maddiyat. Çünkü aynı firmanın Avrupa'daki personelleri euro biriminde aynı rakamı alırlarken Türkiye'deki personelleri Türk Lirası alıyor. Fakat firma uçak başına dolar kazanıyor. Yani aynı firmada, aynı birim parayla orada çok farklı bir yaşamın oluyor burada çok farklı.

Yorum bağlantısı
Cem Dilmen
Eren Gökmen yazdı:

Hocam bence Amerikadaki problem, zorunlu saglik sigortasinin olmamasi. Calisanlar isterse kendisi yaptiriyor ama bir cogu da gereksiz diyerek yaptirmiyor. Sonra herhangi bir durumda saglik masrafi ciddi miktarda cok oluyor. Bu maalesef insanlarin kendi tercihi. Fazla kazandiklari parayi bu durumlar icin biriktirmeliler (odemedikleri saglik sigortasinin en azindan yarisini)

Fakir insanlara herhangi bir yardim yapiliyor mu bilmiyorum

Avrupa ise baska bir dunya. Fakirsen devlet bir miktar destek cikiyor. Calisamaz durumdaysan devlet sana bakiyor. Devlet evlerinde ucretsiz kalip, belli bir maasa baglaniyorsunuz ve saglik, toplu tasima vs  gibi ucretlerden muaf tutulabiliyorsunuz (tabi bunlarin hepsi calisabilirlik, aile ve maddi durumlara bagli) 

Saglik sistemi ise avusturya icin konusursam hastahaneye durup dururken veya grip olunca gidilmiyor. Zaten hastahanede bu tarz muayene islemi yapilmiyor. Her doktorun kendi özel muayenehanesi var. Turkiyeden farki olarak bu muayenehanede alinan hizmeti sgk benzeri kurum karsiliyor (anlasmasi olan doktorlarda) ameliyat falan gerekiyorsa bu doktor sizi hastahaneye sevk ediyor.

Ancak bu sistemde de problem var. Misal kafanizin estigi her dahiliyeciye gidemezsiniz. Önce doktora kayit olmaniz lazim (boş yer varsa) bu kayit sizi o doktorun hastasi yapar. Sonra muayene icin randevu almaniz lazim. Iyi doktorlarda bu randevu 3-6 ay gibi bir sure sonraya verilebiliyor. Acikcasi cogu da gunde 30 hasta uzeri bakiyordur. Mahalle dokturu diye tarif ettigimiz pratisyen hekimler ise gunde genelde 50 den fazla hasta gorur ama onlar genelde rapor, duzenli kullanilan ilaclari yazarlar. Grip olunca bu doktora gidilir mesela. Pratisyen gerek gorurse bir uzman doktora sevk eder

 

Evet Eren Bey haklısınız. Her sistemin iyi yada kötü tarafları var. Hani demişsiniz ya kafanızın estiği her dahiliyeciye gidemezsiniz. Bence doğru olan da bu olabilir ancak bu sistem Türkiye'de direk cinayet sebebi olabilir :) Aynı gün 3 dahiliyeci gezen hasta biliyorum. Bizim mesela 3 kadın doğumcumuz var. Aynı 3 günde 3 üne de aynı şikayetle muayene olan oluyor. Tabi şu an sistem buna müsade etmiyor ama istek ve temenni bu yönde genellikle. 

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Mert Gulkokan yazdı:

Eskişehir sanayisi ağzına kadar dolu her yer gurbetçi
Bakım yaptıranlar
Cam filmi yapanlar
Aksesuar takanlar
Almanyada bu işler pahalı ya da euro 10 tl olunca herşey sakız parasına dönüyor sanırım

Örnek verecek olursak c sinifi bir aracin triger degisim iscilik ucreti yaptirdiginiz yere gore 150-600 euro arasinda degisiyor. Ortalama 200-300 isterler. Turkiyede yanilmiyorsam 800-1000tl arasinda degisir bu da 80-100 euro yapar. Zaten izine gelecek olan bir gurbetci bu islemi Turkiyeye geldiginde yaptiriyor haliyle

Yorum bağlantısı
Mustafa Yenigün
Eren Gökmen yazdı:

Örnek verecek olursak c sinifi bir aracin triger degisim iscilik ucreti yaptirdiginiz yere gore 150-600 euro arasinda degisiyor. Ortalama 200-300 isterler. Turkiyede yanilmiyorsam 800-1000tl arasinda degisir bu da 80-100 euro yapar. Zaten izine gelecek olan bir gurbetci bu islemi Turkiyeye geldiginde yaptiriyor haliyle

 

Bir ara şöyle bir karar yayınlandı Resmi Gazete'de.

 

https://www.indyturk.com/node/339486/ekonomi̇/yurtdışından-bakım-ve-tamire-gelen-otomobil-sahiplerinden-600-euro-ücret

 

Nasıl takip edecekler, kimden nasıl alacaklar muamma ama devletimiz demiş ki, 2000 Euro'dan az bırakıyorsan, 600 daha bırakacaksın :)

  • Mutlu 2
Yorum bağlantısı
Erhan Doruk
(düzenlendi)

Almanya"ya iş nedeniyle birkaç kez gittim. Gittiğimde gelir ve alım gücü farkını çok ciddi hissettim. İlk gittiğinizde marketteki fiyatları TL ye çevirip düşünmeden edemiyorsunuz.

Bir de firmanın yurtdışında ve bizde uyguladığı farklı masraf politikalarını görünüyorsunuz. Mesela Türkiye"de yemek için 40 TL limit sağlanırken Almanya"da akşam yemeği için 35 Eur limit veriliyor. Yada yurtiçi konaklama limiti 55 Eur , Yurtdışı konaklama limiti 110Eur dan başlıyor.

 

Maaşları düşününce olay daha farklı görünüyor. . Mesela İsviçre"de çalışan benimle aynı poziyondaki TL bazında benim neredeyse 7 katı maaş alıyor.  Ancak ben suya 1,5 TL verirken , o 1 Eur veriyor. Aslında gelire göre harcama standartı aynı görünse de , ben ithal ürünlere çok vergi verdiğim için alım gücüm kat ve kat daha az.

 

Şunu anladım ki , Ya kazandığın ülkede standart bir yaşam süreceksin yada yurtdışında belli süre çalışıp ülkende harcayacaksın. :) Katar"da 7 yıl çalışan bir arkadaşım var. Şimdi ülkeye döndü, Hayattan maddi olarak bir beklentisi kalmadı. Evler aldı, kiraları bile ona emeklilik için yeter. Ben 16 yıldır çalışıyorum, aldığım evin kredisini yeni bitirebildim. İkinci evi almaya kalksam herhalde bir 10 yıl daha onu ödemem lazım. Aldım diyelim , borç bitince geldim  50 yaşına , 2 evim olacak amakazancını hastanelere döktükten sonra ne anladım o hayattan .

 

 

tarihinde Erhan Doruk tarafından düzenlendi
  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Mustafa Yenigün yazdı:

 

Bir ara şöyle bir karar yayınlandı Resmi Gazete'de.

 

https://www.indyturk.com/node/339486/ekonomi̇/yurtdışından-bakım-ve-tamire-gelen-otomobil-sahiplerinden-600-euro-ücret

 

Nasıl takip edecekler, kimden nasıl alacaklar muamma ama devletimiz demiş ki, 2000 Euro'dan az bırakıyorsan, 600 daha bırakacaksın :)

Takibi pek mumkun degil bunun. Bu durumda gurbetci gelince tamirat islemlerini yaptirmaz. Tamirciler ve gurbetciler isyan eder.

Tahminimce baska bir amacla cikartilmistir bu karar

Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...