Görkem Azizoğlu 22 Şubat 2008 Paylaş 22 Şubat 2008 29 Ekim 1961 tarihine kadar binek otomobili tipinin geliştirilmesi görevinin TCDD işletmesine verildiği bildirilir... İmal Tarihi::::::::::: 1961 Ağırlık:::::::::::::::: 1250 kg. Uzunluk:::::::::::::: 4500 mm. Genişlik:::::::::::::: 1800 mm. Yükseklik:::::::::::::1550 mm. İmal Yeri::::::::::::: Eskişehir Demiryolu Fabrikası İmal Süresi::::::::::: 4,5 ay Üretim Sayısı::::::::: 4 Adet Binek Otomobili 10 Adet Motor::::::: 4 adet A4L tipi 3 adet A4T tipi 3 adet B3T tipi 7 Adet Şanzuman:::: 3 adet A tipi 4 adet B tipi Silindir Sayısı::::::::: 4 Silindir Çapı::::::::::: 81 mm. Silindir Hacmi::::::::: 20 70 cm Strok:::::::::::::::::: 100 mm. Kompresyon::::::::::: 6,8 : 1 güç:::::::::::::::::::: 50 HP Devir:::::::::::::::::: 3600 d/d Karakteristik::::::::::: Dört zamanlı Yorum bağlantısı
Hakan Gürsu 22 Şubat 2008 Paylaş 22 Şubat 2008 Zamanın Opelinden çok da farklı değil.Keşke üzerine düşülseymiş. Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 22 Şubat 2008 Paylaş 22 Şubat 2008 Valla yakın tarihe dönüp bakınca kapalı kapılar arkasında dönen işler gün ışığına çıktıkça; bir formül: O tarihlerde Türkiye nin tek başına otomotiv sektöründe üretim yapmasını isteyecek ülke sayısı = 0 Vardır bir masalı, benzin konması unutulmuş falan... Yorum bağlantısı
Ayhan Karabulut 22 Şubat 2008 Paylaş 22 Şubat 2008 Arabanın tanıtımının yapılacağı gün bir tülü çalıştırılamadığını ve basın, kamuoyu vs. rezil olunduğunu da bilmeyen yoktur herhalde... Yorum bağlantısı
Görkem Azizoğlu 22 Şubat 2008 Yazar Paylaş 22 Şubat 2008 (düzenlendi) Tren sabaha karşı Ankara'ya geldi. İki Devrim o zamanlar Sıhhıye semtinde, şimdiki Adliye Sarayı'nın yerindeki Ankara Demiryol Fabrikasına indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal, sabahleyin Sıhhıye'deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis?e gidilecekti. 29 Ekim sabahı Fabrikaya gelen otomobilli, motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskordun arasında Devrim'ler yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberleri olmadığı için Mobil'e uğramadan yola devam ettiler. Meclis'in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, acele getirilen benzin 1. arabaya kondu, 2 numaraya konacağı sırada Cemal Paşa Meclis'in önüne gelmiş ve Anıtkabir'e gitmek üzere 2 numaralı Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı fakat, 100 metre kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa'nın 'Ne oluyor?? sorusuna direksiyondaki Y. Muh. Rıfat SERDARO 22 Şubat 2008 tarihinde G tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Zafer Ofli 23 Şubat 2008 Paylaş 23 Şubat 2008 Bunun belgeselini ntv de izlemiştim.Gerçekten üzücü bir durum hatta onu yapan mühendislerden birisiyle de röportaj yapmışlardı. Adam ağlayarak durumu anlatmıştı. Ve anlattığı durum Eskişehirdeki uçak fabrikasının kapatılmasına benzeyen bir durm.O kişide bu olay sonrasında türlü oyunlar oynandığını anlatmıştı. (Nasılki amerikalılar uçak fabrikanızı kapatın biz size daha ucuza uçak veririz dedikleri ve hala o konuda onlara bağlı olmamız gibi bir durum zannedersem) Yanlış bilmiyorsam japonların şöyle bir prensibi varmış (gemi yapımı ile ilgili) Öyle gemiler yapacağızki çok güzel olacak ilk seferinde maliyetini kurtarmasada yine yapmaya devam edeceğiz taki çok güzel ve karlı olana kadar (cümleler tam bu şekilde olmasada anlam olarak böyle idi) Bizki ne zaman bu prensibi kendimize ediniriz işte o zaman biryerlere geliriz. Yorum bağlantısı
Misafir 27 Şubat 2008 Paylaş 27 Şubat 2008 Bizim için Japon prensipleri uzak gözüküyor. Çok zaman geçmedi üzerinden gazetede okumuştum. Büyük otomobil firmalarının katıldığı fuarın ardından markaların Türkiyedeki yöneticileri, bundan sonra Türkiye'nin kendi markası ile üretim yapmasının çok maliyetli ve riskli olacağını belirtmişler ve montaj ve yan sanayi konusunda uzmanlaşan ülkemizin bu tecrübesi ile yoluna devam etmesi gerektiğini de özellikle belirtmişler. Aslında sorunumuz üretememek değil ancak kaliteyi sürekli kılabilmemiz için ancak dışarıdan bir zorlama gerekiyor. Avrupadaki otomobillerin çoğunun camının , Mercedes gibi bir markanın orjinal yedek parçalarının üretildiği, şase üzerine otobüs imalatının son derece başarı ile yapıldığı Türkiyede yeni bir araç üretilmesi de pek tabi ki mümkün ancak üretilmemesinin sebebi daha çok politik mi yoksa pazarda yer edinememe korkusu mu bilemiyorum. Saygılarımla. Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 27 Şubat 2008 Paylaş 27 Şubat 2008 Tamamı Türk Arge sine ait bir araç üretmek bu pazar rakamları ile karlı bir iş değil. Ayrıca illa tamamı Türk mühendisliği olsun diyerek iş de yapılmaz. Örneğin Türkiye de paslanmaz çelik de üretilmez. Teknolojimiz yeterli ama satış miktarları üretimi kurtarmıyor. Bakınız Ford Transit bizim keşfettiğimiz bir araç değil ancak tüm dünyaya buradan üretilip gidiyor (İngilteredeki Dandik bir fabrika hariç) ve çoğunluğu Transit sayesinde Ford firması yeni fabrikası açıldığından beri totalde 1.500.000.000 Usd seviyesinde kar etti. Yani keşfetmek önemli değil var olanı üretebilmek daha önemli derim... Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 27 Şubat 2008 Paylaş 27 Şubat 2008 Geçende bir dergide tam sayfa ilanı vardı. Sportif tek kapılı. Adını ben de çıkaramadım. Yorum bağlantısı
Cihan Tiftik 28 Şubat 2008 Paylaş 28 Şubat 2008 Etox. Ertex'in fiber kasalı 1.5dci reno motorlu aracı.. Baktılar tutmadı vazgeçtiler galiba.. Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 29 Şubat 2008 Paylaş 29 Şubat 2008 Bence Hintli Nano gibi bi araç üretilip satılmalı. Şehiriçi mantıklı kullanım çerçevesinde sağa sola toslamadan kullanılabilecek max 600 kg ağırlığında 3 silindir dizel. Valla araçların boş ağırlıkları artık 1000 kg dan başlıyor yazık harcanan metale yakıta. Yorum bağlantısı
Cavit Doğan 14 Mart 2008 Paylaş 14 Mart 2008 Fahri bey'e katılıyorum. Bizim büyük(Çok büyük) şirketler çok fazla kazanmaktan ziyade birazda ülke çıkarları ve ülke onuru için birşeyler yapmalı, Türkiyenin geleceği su satmaktan, marktlerden, müzelerden, ithalattan değil teknoleji üretmekten, Araştırma-geliştirmeden vede yeni nesillere ilim ile birlikte bilim öğretmekten geçiyor.. Yorum bağlantısı
Recommended Posts