Kars - Iğdır - Ağrı'Nın Ardından

[Misafir]

86-89 yılları arasında Ağrı Patnos'ta 3 yıl bulunduğumuz için Kars, Ağrı ve Iğdır'ı o zamanlar görme şansım olmuştu. Geçen sene, Erzincan, Erzurum, Iğdır ve Kars ziyaretlerimde vakit çok daha kısıtlı olduğundan ve Ağrı'da şubemiz bulunmadığından Ağrı'nın dışından geçmiştik. Aradan 23 sene geçtikten sonra tekrar görmek kısmet oldu. Kalabalık gitmenini avantajı daha çok fotoğraf ve anı olarak geri döndü bana. Genelde iki kişi olsak pek durmam yollarda. 2 günlük bu kısa iş seyahtinden geride kalanlar;

KArs'ın arka mahalleleri. İlk durağımız Kars'tan pek hatıramız yok fakat, özellikle şehrin iç taraflarında Rus işgalinden kalan Rus binaları dikkat çekici.

Kars'tan sonraki durak konaklayacağımız Iğdır'dı. Iğdır için Doğu'nun Parisi derler. 23 sene önce de (o zaman il değildi) ilçe olmasına rağmen şehir olacak yer denirdi. Şİmdi de gerçekten hareketliliği, canlılığı ve iklimi ile çöldeki vaha gibi. Merkez'den bir kare.

Iğdır'ın girişi;

Muhteşem bir görüntü; Ağrı Dağı

Akşam beni görmeye gelen Oğuzhan. Iğdır'da dahi birbirimizi buluruz:)

Iğdır'ın yeni yapılan Cami'si. Iğdır'da ezanların ezgisi biraz farklı dikkatimi çekti.

[Misafir]

Seyahat sırasında kullandığımız yol tutmayan Symbol, ben ve Ağrı Dağı; Bundan sonra istikamet Doğubayazıt;

Doğubayazıt'a hoş geldik. Burası değişik bir yer. Her yer kaçak sigara. Benzinlik ve büyük market harici kredi kartı geçmeyen bir ilçe. 23 sene önceden Doğubayazıttan alınmış saatim hala durur.

Buraya kadar gelmişken İshakpaşa Sarayı'nı tekrar görmeden gidemezdik. Diğer başlıkta da İshakpaşa var biliyorum ama bir iki fotoğraf paylaşalım.

Birçok yapılış efsanesi var Sarayın. Kızına ceza olsun diye Ağrı Dağı'nı kesinlikle görmeyen bir konuma yaptırdığı söyleniyor. Ayrıca mimarının bir daha benzer saray yapmaması için öldürülüp saraya gömüldüğünü de hatırlıyorum. 23 sene öncesinden tabi. Çünki biz 09:00'da gittiğimizde saray açılmamıştı ve yarım saatte açılmayınca 23 sene önceki bilgilerimi aktarmak durumunda kaldım. Yanlız iki gerçek var, zaten kapısında da yazıyor; alttaki resimde açıklayacağım.

Resimde görülen paslı kötü kapının yerindeki asıl som altın kapı Rus işgali sırasında çalınmış ve şu anda Rusya'da müzede bulunmaktaymış, ikincisi ise bu sarayın ısıtma sistemi için günümüzde ki sıcak suyun borulardan geçirilmesi sistemi kullanılmış. Yani kaloriferli bir saray. En kötüsü ise, saray tadilat altına ama aslından bir hayli uzak bir resterasyon olmuş.

Sarayın yan tarafından Doğubayazıt'a bakış,

Artık Ağrı'dayız;

Ağrı hala sineması ve AVM'si olmayan bir kent. Caddeleri biraz perişan. Şimdi istimlak edilmiş ana cadde üzerindeki binalar. Genişletilecekmiş yollar. Ağrı'nın giriş caddesi;

Geriye dönüş vakti, dönüş Horasan üzerinden Kars. Yolda gözümüze takılanlardan biri;

Yol ayrımları;

Derin vadiler,

Geçitler;

Uzayıp giden düzlükler;

Bizim için yollara düşmüş kahramanlar,

Kazalar;

Geride bıraktığımız ilçeler;

Meralar,

İki günün ardından aklımızda kalanlar işte böyleydi. Sadece fotoğraflar yetmez belki ama her köşesinde farklı detaylar saklı ülkemizin güzelliklerini ve "forum dostlarımızı" görmek adına son derece mutlu olduğum bir seyahatti.

Saygılarımla.

[Mehmet Kaya]

Kars'ı özlemiştim şimdi siz anlatınca oraları burnumda tüttü. Sizi tebrik ediyorum. Gittiğiniz heryerde hem işinizi görüyorsunuz hemde gezmeye fırsat buluyorsunuz. Ayaklarınıza sağlık. Bize aktardığınız için dilinize yüreğinize sağlık.

Saygılarımla.

[Oğuzhan Demir]

Evren Abi çok güzel anlatım olmuş yüreğine sağlık. Iğdır iltifatları için teşekkürler. Tekrar bekleriz

[Mehmet Kaya]

Evren Abi çok güzel anlatım olmuş yüreğine sağlık. Iğdır iltifatları için teşekkürler. Tekrar bekleriz

İltifatı hakediyor. Ben Kars ne kadar değişmiş nereye yapmışlar binaları diyecektim ki Iğdırmış. Gerçekten güzelmiş. Ağrıya ve Kars'a nazaran çok iyi.

[Ümit Kocabaş]

En kötüsü ise, saray tadilat altına ama aslından bir hayli uzak bir resterasyon olmuş.

Üzülerek bu görüşünüze sonuna kadar katılıyorum. Sarayın tadilatı sırasında oradaydım, saraya hemen hemen hergün çıkardık desem yeridir. Hemen üst tarafında bulunan kafeterya durak noktamız olurdu. Dolayısıyla yapılan tadilat adı altındaki zulümü adım adım yakından gördüm. O dokulu desenli taşların sıva yapılmasını ki piyasadaki birçok işçi daha güzel sıva yapar, eğer gördüyseniz sarayın yan taraflarında bulunan oyma ağaç işçiliğinin (yanlış hatırlamıyorsam yılan kartal ve aslan motifi vardı üzerinde)yok edilmesini ve bunun gibi onlarca kusur sayabilirim. Defalarca gerek başlarında bulunan kişilere ve gerekse diğer yetkililere bildirmemize rağmen çözüm olmadı ve tadilat o şartlar altında bitti.

Sarayla ilgili unutamadığım bir anı ise Cem Özer, Özcan Denizin bir klibini çekiyordu ve çekim konusunda yardım istemişti bir nevi yönetmenlik yapmıştık.(Nede olsa orası bizim mekanımızdı ve bizim sözümüz geçerdi)

Bu arada Hani Baba Türbesi'ne gitmemişsiniz galiba demek ki bir daha yolunuz düşecek (Diğer konuda bahsetmiştim.)

28 Nisan 2012 tarihinde Ümit Kocabaş tarafından düzenlendi

[Mehmet Ozyurek]

Çok güzel bir gezi anlatım... Elinize sağlık..

[Mehmet Solak]

elinize sağlık,

[Ali Eren]

Paylaşım için teşekkürler Evren abi. Yine harika anlatmışsın.