Hikmet Demirtaş 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Evde Köpek beslayan birisi olarak, benim tüylerim diken diken oldu! “Bu toplumun bu uykudan uyanması için çok şiddetli bir kalk borusu gerekli"… Ben bir barınak yöneticisiyim. Sizlere bir barınağın arka planında olan bitenleri a...nlatmak istiyorum. Umarım bu sesi duyarsınız.. Öncelikle, siz üreticiler ve satıcılar… Hepiniz bir tek gün olsun bir barınakta çalışmalısınız. Belki o gözlerdeki kederli, acı dolu, hüzünlü ifadeyi görürseniz, tanımadığınız ve hiç tanımayacağınız insanlar için köpek üretmekten ve satmaktan vazgeçersiniz. Az önce sattığınız şu küçük şirin köpek yavrusu var ya… Büyüyüp de artık “küçük şirin köpek yavrusu” olmadığında büyük olasılıkla benim barınağıma düşecek yolu… Peki, bir barınağa bırakılan bir köpeğin % 90 olasılıkla o barınaktan yürüyerek çıkmadığını biliyor musunuz? İster safkan olsun, ister olmasın… İster sahibi tarafından terkedilmiş olsun, ister başıboş olsun.. Barınağıma gelen köpeklerin en az yarısı safkan köpekler… En çok duyduğum bahane; “Taşınıyoruz ve köpeğimizi (ya da kedimizi) yeni evimize götürmemiz mümkün değil.” Öyle mi gerçekten? Ya da “Büyüdüğünde bu kadar iri olacağını bilmiyorduk, kocaman oldu”. Bir Alman Çoban Köpeğinin ne kadar olmasını bekliyordunuz ki? “Ona fazla zaman ayıramıyoruz” Öyle mi? Ben günde 10-12 saat çalışıyorum ve 6 köpeğime de zaman ayırabiliyorum, isteyince mümkün bu… “Bahçeyi birbirine katıyor”. Onu evinize alıp ailenizin bir parçası yapmayı denediniz mi hiç? Köpeklerini bana bırakırken hep söyledikleri de; “Biz ona yeni bir yuva bulmakla uğraşamıyoruz, ama eminiz ki barınakta birileri onu sahiplenecektir, çünkü o çok iyi bir köpek” Hayır… Büyük olasılıkla köpeğiniz barınaktayken yeni bir yuva bulamayacak. Bir barınakta yaşamanın ne kadar zor ve gerilimli olduğunu bilir misiniz? Anlatayım size isterseniz… Siz köpeğinizi barınağa bıraktıktan sonra yuva bulmak için en fazla 72 saat zamanı vardır. Eğer barınakta yeterince boş yer varsa ya da köpeğiniz sağlıklı kalmayı başarırsa bu süre belki birkaç gün daha uzayabilir. Eğer üşütür ve nezle olursa oracıkta ölüverir. Köpeğiniz, havlayan ve ağlayan 25 diğer hayvanla birlikte daracık bir bölmeye tıkıştırılacaktır. Son derece depresif olacak ve kendisini terkeden aileyi düşünerek durmadan ağlayacaktır. Eğer köpeğiniz şanslıysa, o gün barınağa köpekleri gezdirmek için yeteri kadar gönüllü insan gelir. Eğer yeteri kadar gönüllü gelmezse, köpeğiniz hiç kimsenin ilgisini ve dikkatini çekecek şansı bulamaz, kimse onun için bir şey yapamaz. Kapısının altından uzatılan bir kap yiyeceği ya da kocaman bir vakumlu hortumla atıklarının temizlenmesini saymazsak tabii… Eğer köpeğiniz iri ve sert ırklardansa (Pitbull, Rottweiller, Mastiff vb), neredeyse barınaktan içeri girdiği anda ölmüştür zaten… Bu cins köpekler asla yeni bir yuva bulamazlar.. Ne kadar “şirin”, “akıllı” ya da “iyi huylu” olurlarsa olsunlar, farketmez. Eğer barınak doluysa ve köpeğiniz ilk 72 saatte yuvalandırılamadıysa, yeni geleceklere yer açmak için köpeğiniz imha edilir. Eğer barınakta yeteri kadar boş yer varsa ve köpeğiniz talep gören ırklardan birindense, imha süresi birkaç gün daha ertelenir. Çoğu köpek birkaç gün içinde yaşadığı bölmeyi aşırı koruyucu tavır geliştirir ve takındığı saldırgan tutum nedeniyle imha edilir. En masum, uysal ve sakin köpekler bile bu tavrı geliştirirler. Köpeğinizin bu engelleri aştığını varsaysak bile, kulübesinden dışarı çıkmadığı için birkaç günde öksürmeye başlayacak ya da üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalanacaktır. Barınakların her köpek için tedavi sağlayacak bir bütçeleri yoktur, bu nedenle hastalanan köpeğinizin imha edilmesi kaçınılmazdır. Size köpeğinizin barınakta nasıl uyutulacağını da anlatmamı ister misiniz? Önce, köpeğiniz kafesinden tasmayla alınacak. Sevinerek kuyruğunu sallamaya başlayacak, çünkü gezmeye götürüldüğünü sanacak. O “oda”nın kapısına geldiğinde içeri girmek istemeyecek ve deliye dönecek. Ölümün kokusu mu var, bilmiyorum. Orada yitip giden ruhları mı hissediyorlar, bilmiyorum. Ama orada benim anlayamadığım bir şey var, ve istisnasız her köpek o kapıdan içeri girmemek için inanılmaz bir direnç gösterir. Köpeğiniz önce bağlanacak. Ne kadar güçlü olduğuna bağlı olarak, 1 ya da 2 veteriner teknisyeni tarafından sıkıca tutulacak. Sonra ötenazi teknisyeni ya da veteriner işleme başlayacak. Ön ayakta bir toplardamar bulacak ve öldürücü dozda bir pembe sıvıyı damara enjekte edecek. Umarım köpeğiniz bağlı olduğu için panikleyip aniden bacağını çekmez. Ani hareketlerde bacağı delip geçen iğneler gördüm ben… Fışkıran kandan kıpkırmızıya boyanan duvarlar gördüm. Kulakları sağır edecek çaresiz çığlıklar duydum. Hepsi hemen oracıkta “tatlı bir uykuya dalmaz”, bazen bir süre kasılırlar ve solukları kesilir, nefes almaya çalışırlar ve kendi üzerlerine dışkılarlar. Herşey sona erdiğinde, köpeğinizin cesedi, barınağın arkasında çöp gibi toplanmayı bekleyen diğer köpeklerin cesetleri üzerine istiflenir, tıpkı yakacak odunlar gibi. Sonra ne olur dersiniz? Yakılır mı? Çöpe mi atılır? Başka evcil hayvanlar için mamaya mi dönüştürülür? Bilemezsiniz, hatta hayal bile edemezsiniz. Zaten bilmek de istemezsiniz. Nasılsa o sadece bir hayvandı. Hem istediğiniz zaman yenisini alabilirsiniz, öyle değil mi? Umarım bunları okurken gözleriniz yuvalarından fırlıyordur ve umarım benim her gün tanık olduklarımı gözünüzde canlandırıyorsunuzdur. İşimden nefret ediyorum. İşimin ve barınakların hala var olmak zorunda oluşundan nefret ediyorum. Sizler değişmedikçe barınakların var olmaya devam edecekleri gerçeğinden nefret ediyorum. Etkilediğiniz hayatların, sadece barınağa atıp gittiğiniz zavallı bir köpeğin hayatından ibaret olmadığını bilmiyor oluşunuzdan nefret ediyorum. Her yıl sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde barınaklarda 11 milyon hayvan ölüyor ve bunu sadece siz durdurabilirsiniz. Her bir canı kurtarabilmek için elimden gelenin fazlasını yapıyorum, ancak barınaklar tıka basa dolu, ve her gün yeni hayvanlar gelmeye devam ediyor. Söyleyeceğim şeye LÜTFEN kulak verin: BARINAKLARDAKİ KÖPEKLER ÖLÜYORKEN KÖPEK SATIN ALMAYIN. KÖPEĞİNİZE EŞ ARAMAYIN, KÖPEĞİNİZİ ÇİFTLEŞTİRMEYİN. “BİR KEZ OLSUN ANNELİĞİ / BABALIĞI YAŞASIN” DEMEYİN. KÖPEKLERDE ANNELİK / BABALIK DUYGUSU İNSANLARDAKİ GİBİ DEĞİLDİR, AİLE KAVRAMI YOKTUR. DİŞİ KÖPEKLER, BÜYÜDÜĞÜ ZAMAN YAVRULARINI TANIMAZLAR BİLE… ERKEKLER İSE HİÇ BİR ZAMAN YAVRUSUNU BİLMEZ. KISIRLAŞTIRILMAMIŞ HER BİR KÖPEK, 6 YILDA 67.000 KÖPEĞİN DOĞUMUNA NEDEN OLUR, BUNU UNUTMAYIN. KAÇINILMAZ SONLARI BARINAKLARDA ÖLMEK OLAN YAVRULARIN DOĞMALARINA İZİN VERMEYİN. “DOĞACAK YAVRULARIN HEPSİNİ DE SAHİPLENECEK GÜVENİLİR İNSANLAR BULDUM” DİYORSANIZ TEKRAR DÜŞÜNÜN. 6 AY SONRA GİDİP BAKTIĞINIZDA ARTIK O “GÜVENİLİR” KİŞİLERDE OLMADIKLARINI GÖRECEKSİNİZ, BUNDAN EMİN OLUN… İsterseniz benden nefret edin. Ama gerçeği değiştiremezsiniz ve gerçek her zaman acıdır. Belki bunu okuyanlar içinde köpeğini çiftleştirmek isteyen, köpeğini barınağa vermeyi düşünen, ya da köpek satın almaya niyetli bir tek kişinin olsun fikrini değiştirebilirim. Belki bunu okuyan bir kişi bir barınağa gider, “bir yazı okudum ve bir köpeği kurtarmaya geldim” der 38 Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 maalesef başından noktasına çok haklı 1 Yorum bağlantısı
Guest Hasan Ekici 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Ülkemde açlıktan ölen insanlar varken, köpek konusundaki sahte sevgileri anlamakta zorlanıyorum. Talep olmadıkça bu hayvanlarda çoğaltılmayacak değil mi? Bu yazı bunun önüne geçmeye çalışıyor ama yazıdakileri düşünenler o hayvanları zaten barınağa terketmez. Yorum bağlantısı
Ayhan Onaran 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 (düzenlendi) Maalesef durum böyle.Geçmiş senelerde barınak ziyareti yapmıştım.Çok etkilenmiştim.Elden bir şey gelmiyor..Ön planda iyi gibi gözükse de arka planda neler oluyor.Barınakta yeni doğmuş köpekleri de görmüştüm.Hatta bir yavruyu başka bir anne köpeğin yanına koymuşlar.Orada 4 tane daha yavru vardı.Onlar annelerini emerken bu bahsettiğim yavru sürekli ağlıyordu.Kimse dikkat bile etmemişti.Sonra diğer çadırlarda onun annesi arayıp bulmuştum.Oralarda tam bir karmaşa hakim.Kimin ne yaptığı ne için yaptığı anlaşılmaz durumda.Akıl mantık almıyor..Yaşayan hayvanlar yaşıyor ölenlerde ölüyor.Hasta olan yada sakat olanlarla zaten hiç ilgilenilmiyor.Onlar oyuna 1-0 yenik başlıyorlar.Yazı da bahsedildiği gibi çok cins hayvanlarda var.Ancak kolay kolay kimse barınaktan hayvan sahiplenmiyor.Çamurdan, pislikten geçilmiyor.Bu yüzden insanlar zaten barınaklara da gitmek istemiyor.Ayrıca enteresan bir olay da barınak denilen bir çok yer özel mülkiyet.Zamanında bir hayvansever oraya hayvanları toplamış sonra vefat etmiş falan..Gönüllü insanlar bakmaya çalışıyorlar.Yani devletin yada belediyelerin düzgün barınakları ya yok yada sayıları çok az miktarda...Oysa ki hayvanlar düzgün şekilde kısırlaştırılsa sayılarının önüne geçilebilir.Oteller,kamu kurumları,askeriyeler de,hastane yada üniversiteler de dökülen yemekler toplansa yiyecek sorunu da çok rahat çözülebilir.. Ancak kolay yol bulunmuş imha etmek. 11 Şubat 2013 tarihinde Ayhan Onaran tarafından düzenlendi 8 Yorum bağlantısı
Samet Daş 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Abi her kelimesinde haklısın. İnsanların bu kadar duygusuzlaşmasına ve bir canlıyı oyuncak olarak görmesine dayanamıyorum. Halen ölen köpeğime ağlarım zaman zaman. Siz üzülünce neşelendirmek için elinden geleni yapan, neşelenmeyince sizinle ağlayan bir varlığa nasıl bu kadar duygusuzca ve sonunun ne olacağını bilmeden oyuncak gibi alıp satabiliyor insanlar nasıl çiftleştirebiliyorlar nasıl başkasına veriyorlar anlam veremiyorum. 5 Yorum bağlantısı
Yiğitcan Coşar 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Malesef gerçek.. 2.5 senedir ailecek bir yere gidemiyoruz. Gitsek bile 1-2 geceliğine gidiyoruz onda da oğlumuzu birisine emanet edip gidebiliyoruz. Pişman değilim asla da pişman olmadım ama gerçekten zor iş. Ya baştan bu yükün altına girmemek lazım ya da girtikten sonra asla vazgeçilmemesi gereken birşey.. 4 Yorum bağlantısı
Tahir İlter 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Her yerde durum aynı mı bilmiyorum ama benim burada en çok karşılaştığım şu.Üniversite öğrencileri,öğrenciliklerinin 2 yıllarında köpek alıp 4. yıllarında bırakıp gidiyorlar. Yorum bağlantısı
Ayhan Onaran 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Abi her kelimesinde haklısın. İnsanların bu kadar duygusuzlaşmasına ve bir canlıyı oyuncak olarak görmesine dayanamıyorum. Halen ölen köpeğime ağlarım zaman zaman. Siz üzülünce neşelendirmek için elinden geleni yapan, neşelenmeyince sizinle ağlayan bir varlığa nasıl bu kadar duygusuzca ve sonunun ne olacağını bilmeden oyuncak gibi alıp satabiliyor insanlar nasıl çiftleştirebiliyorlar nasıl başkasına veriyorlar anlam veremiyorum. Ya hiç sorma..Benim iki tane kedim var.İkisini de kısırlaştırdım.Bana dediler ki kısırlaştırma bunlar cins kediler yavrulatırsın sonra satarsın dediler.Düşündüm 3-4 tane yavru yapacak sonra ben onlara nasıl kıyıp satacağım..Mümkün değil bu kendi çocuğunu başkasına vermek gibi birşey.Bana göre değil o işler dedim.Mümkün değil kıyamam ki ben veremem yani.Bazen kızsam da söylensem de onlardan ayrılmayı hiç düşünmüyorum.Artık benim mi vadem dolar yoksa onların ki mi bilemem ama ölene kadar birlikteyiz.Bu iş çocuk oyuncağı değil ki.Onların ki de can.. Her yerde durum aynı mı bilmiyorum ama benim burada en çok karşılaştığım şu.Üniversite öğrencileri,öğrenciliklerinin 2 yıllarında köpek alıp 4. yıllarında bırakıp gidiyorlar. Maalesef kedi ve köpek alıp sonra okul bitince bırakıp giden çok.Ayrıca bu hayvanlar öğrencilerin elinde maskara oluyor.Sonra gerçekten sahiplenecek birileri olsa bile ayak uyduramıyor. 1 Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 11 Şubat 2013 Yazar Paylaş 11 Şubat 2013 (düzenlendi) Ben, köpeği gezidiriken, köpeği sevmeye gelen ailelere çocuklarının yanında kesinlikle benim düşdüğüm hataya düşmemeleri konusunda uyarı da bulunuyorum . Ayrıca, gördüğüm ve tanıdığım bütün kişilere de bahcede bile(evde kesinlikle hayır) köpek beslememlerini tavsiye ediyorum, doğal ihtiyaçlarını gidersin diye çiftleştirenlere de dişi köpeek sahiplerinin bunu ticari amaçlı yaptıklarını hatırlatıyorum. Ama biz bir defa bulaştık, bu işe dönüşü de yok...bu nedenle boynumuzun borcu, sevabı da günahı da bize ait, bakmaya devam edeceğiz. EDİT: kelime hatası 11 Şubat 2013 tarihinde Hikmet Demirtaş tarafından düzenlendi 3 Yorum bağlantısı
Hamit inan 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Bende ortalıkta gezen sahipsiz bir köpeği belediye barınağına vermeyi düşünüyordum. Bu iyi oldu. Varsın başı boş gezsin 1 Yorum bağlantısı
Emre Köksal 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Ben de en azından 1 sefer anne olsun diye çiftleştirmeyi düşünüyordum... 2 tane yavrunun yuvası hazır ama yazıda dendiği gibi diğerlerinin akıbeti hiç belli olmayacak... yazı çok acıklı ve gerçek... büyük ihtimalle amerikadaki biyerlerden alınma bir yazı imha kısmı ne kadar doğru bilmiyorum ama 1 tane bile olsa onlar da can taşıyor... sokakta yaşayan insanlar açlıklarını dile getirebiliyor ve bir şekilde nasıl olduğu bilinmez ama yemek yiyebiliyorlar... zavallı hayvanlar ise her gün bazı şerefsiz insan müsvettelerinden tekme yiyip daha da karamsarlığa sürükleniyorlar... Tek amacı bizim yüzümüzün gülmesi ve onlara birazcık sevgi göstermemizi isteyen canlılar... 2 Yorum bağlantısı
Samet Daş 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Bende yaklaşık 1 yıldır yeni bir köpek istiyorum. Lakin halen düşünüyorum. Bir yandan ırkların korunması gerektiğine inanıyorum, bir yandan da barınakta o kadar hayvan var illa saf olmasına gerek yok diyorum. Hayat şartları da düşündürüyor elbette. Halen adım atamadım bir süre daha da atmam sanırım. Ayrıca alır almaz kısırlaştırılmalı hayvan bence. Ben köpeğin 6 ay civarında kısırlaştırılmasından yanayım. Hem hayvan satılmaz, Kendine iyi bakana kendi gibi kendine nasıl bakıyorsa öyle bakacak insana emanet edilir. 1 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Evde bir tane kedim var, sokakta ölmek üzereyken buldum, şimdi 2 yaşını geçti, veterinere devamlı götürür ilaçlarını aşılarını yaparım, annemin Karamürsel'de müstakil evi olmasına rağmen kıyamıyorum oraya götürüp doğaya salmaya, evde de acaba hayvana eziyet mi ediyorum diye düşünmeden edemiyorum Benim çocuğum yok, ona oğlum diye sesleniyorum, her akşam kapıdan içeri girdiğimde istisnasız bizi karşılıyor ve hoş geldin der gibi ayaklarımıza kapanıyor. çok alıştık şerefsize Şu sıralar kızgınlık döneminde olduğu için evin 4 bir köşesini kendi usulüne göre parselliyor bizde usanmadan parselleri kaldırıyoruz, geceleri aşk şiirleri okuyor bizi uyandırıyor, ufak ufak tartışmalar yaşıyoruz, inanın çocuktan farkı yok. Babaannemin biz torunlarına bakarken sinirlendiğinde söylediği bir laf geliyor aklıma "çocuğum yok, eteğim dolu b*k" Herhalde ölene kadar besleyeceğim. Terkedilmişlik duygusunu yaşasın istemiyorum 10 Yorum bağlantısı
Tahir İlter 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Evde bir tane kedim var, sokakta ölmek üzereyken buldum, şimdi 2 yaşını geçti, veterinere devamlı götürür ilaçlarını aşılarını yaparım, annemin Karamürsel'de müstakil evi olmasına rağmen kıyamıyorum oraya götürüp doğaya salmaya, evde de acaba hayvana eziyet mi ediyorum diye düşünmeden edemiyorum Benim çocuğum yok, ona oğlum diye sesleniyorum, her akşam kapıdan içeri girdiğimde istisnasız bizi karşılıyor ve hoş geldin der gibi ayaklarımıza kapanıyor. çok alıştık şerefsize Şu sıralar kızgınlık döneminde olduğu için evin 4 bir köşesini kendi usulüne göre parselliyor bizde usanmadan parselleri kaldırıyoruz, geceleri aşk şiirleri okuyor bizi uyandırıyor, ufak ufak tartışmalar yaşıyoruz, inanın çocuktan farkı yok. Babaannemin biz torunlarına bakarken sinirlendiğinde söylediği bir laf geliyor aklıma "çocuğum yok, eteğim dolu b*k" Herhalde ölene kadar besleyeceğim. Terkedilmişlik duygusunu yaşasın istemiyorum Ya bu kızgınlık dönemi fena Bu sabah işe giderken gördüm,sabahın körü hava buz kediler çatılarda dostluk tazeliyorlardı :D 2 Yorum bağlantısı
M.Fatih Yüce 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Her yerde durum aynı mı bilmiyorum ama benim burada en çok karşılaştığım şu.Üniversite öğrencileri,öğrenciliklerinin 2 yıllarında köpek alıp 4. yıllarında bırakıp gidiyorlar. Sadece universite öğrencileri olsa iyi ama 8-10 yaşlarındaki veledi istediği için alınıp biraz büyüyünce eve 2 kerede ettimi sokağa atılan köpekleri bir görseniz içiniz parçalanır.Çoğu zaten ya eziliyor yada açlıktan bir kenarda ölüyor. Kaniş i ile kaloriferli evinde sevgi göstermek kolay. Hayvanseverim diyip ortaya çıkan ahkam kesenler bir barınağa gidip ayda 1 gün gönüllü çalışsında görelim sevgisini... 1 Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 11 Şubat 2013 Yazar Paylaş 11 Şubat 2013 Bende yaklaşık 1 yıldır yeni bir köpek istiyorum. ......................, Bir daha söylüyorum, kesinlikle hayır. Çok istiyorsanız, barınaklardan gidip, birisini 2-3 günlüğüne( bir hafta sonu) misafir edinin, kendi köpeğinizmiş gibi düşünün oHer han konu komşudan gelebişlecek şikayetlerle diken üstünde durmak, lacakaları bir bir yaşayın. 1- Eve gelecek misafirleri rahatsız etmemek için gösterdiğiniz çaba sonucu yaşadığınız sıkntılar, 2- Misafirliğe , bir sinemaya, bir eğlenceye gidiş , dönüş saatini ayarlama sıkıntısı, 3- Bir insanın yaşayabileceği her türlü hastalıklar (dişi köpeklerde ki özel durumlar) sonucu yaşanbilecekler, 4-Günlük gezinti dönüşü evdekileri ve gelecek misafirleri ve diğer 3. kişilerin sağlıkllarını tehlikeye atmamak için temizlik, 5-Tatil programını, köpeğe göre ayarlamak, 6-Traşından ve banyosundan sonra )özellikle kışın)üşütmemesi için özel çaba harcama, 7- Daha da çoğaltabilirim ama bunları yaşamazsanız çok basit gelir..... büyümeyen bir bebek düşünün....konuşamayan, sürekli hareketleriyle bir şey anlatmaya çalışan, ihtiyacını söyleyemeyen, altının temizliğni yapamayan, doymak bilmeyen ve sürekli oyun oynamak isteyen bir bebek v.b...... Sadece universite öğrencileri olsa iyi..................... + yazlıkcıların bir sezonluk hayvan sevgileri . Dikkatinizi çekmiştir. Yazlık dönüşü, sahil kasabalrı yazlıkcıların bırakıkları hayvanlarla dolup, taşarlar.. 4 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 (düzenlendi) Ev içinde köpek beslemek caiz değil diye biliyorum, beslencekse klübede dışarda beslemek lazım. Köpek beslemek için en güzel yer köy bence, gönlünce gezebildiği bir yer. 11 Şubat 2013 tarihinde Furkan Avcı tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Hüseyin Yergin 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Buda bizim Badem, 6 kilo namıssız Maşallah badem kedilikten çıkmış kaplana doğru yol alıyor. 2 Yorum bağlantısı
Furkan Avcı 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Maşallah badem kedilikten çıkmış kaplana doğru yol alıyor. :D zaten deseni kaplan deseninin çakması 1 Yorum bağlantısı
Hikmet Demirtaş 11 Şubat 2013 Yazar Paylaş 11 Şubat 2013 En önemliside çevre baskısı...Bir defasında da bir büyüğümüz, "rahmetli babana böyle bakmışmıydın" demişti. Yorum bağlantısı
Samet Daş 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Bir daha söylüyorum, kesinlikle hayır. Çok istiyorsanız, barınaklardan gidip, birisini 2-3 günlüğüne( bir hafta sonu) misafir edinin, kendi köpeğinizmiş gibi düşünün oHer han konu komşudan gelebişlecek şikayetlerle diken üstünde durmak, lacakaları bir bir yaşayın. 1- Eve gelecek misafirleri rahatsız etmemek için gösterdiğiniz çaba sonucu yaşadığınız sıkntılar, 2- Misafirliğe , bir sinemaya, bir eğlenceye gidiş , dönüş saatini ayarlama sıkıntısı, 3- Bir insanın yaşayabileceği her türlü hastalıklar (dişi köpeklerde ki özel durumlar) sonucu yaşanbilecekler, 4-Günlük gezinti dönüşü evdekileri ve gelecek misafirleri ve diğer 3. kişilerin sağlıkllarını tehlikeye atmamak için temizlik, 5-Tatil programını, köpeğe göre ayarlamak, 6-Traşından ve banyosundan sonra )özellikle kışın)üşütmemesi için özel çaba harcama, 7- Daha da çoğaltabilirim ama bunları yaşamazsanız çok basit gelir..... büyümeyen bir bebek düşünün....konuşamayan, sürekli hareketleriyle bir şey anlatmaya çalışan, ihtiyacını söyleyemeyen, altının temizliğni yapamayan, doymak bilmeyen ve sürekli oyun oynamak isteyen bir bebek v.b...... Abi ben bu dediklerini harfiyen yerine getiren biriyim. Şöyle anlatayım. Köpeğimi götüremeyeceğim tatile gitmem ben gitmedim de. Köpeğim üşümesin diye beraber yattığım zamanlar olmuştur. Köpeği ihtiyaçları için ne kadar gerekli ise gezdiririm. Evime gelen misafir köpeği sevmiyorsa gelmeyecek abi. Ben kendi yemeğimi hangi kalitede seçmişsem köpeğimin yemeği de aynı kalitede iyi seçilmiş olmuştur. Aşıları hiç eksik olmamış, diş temizliğinden kulak temizliğine yıkanmasından taranmasına traşına kadar kendim özenle ilgilenmişimdir. Ölen köpeğimin derken gezdirmeye çıkarmak için uyanamadığım köpeğimden bahsediyorum... Kapıyı açıp dışarı çıkmış, ekmek almak için bakkala giderken köpeği çöp kutusunun yanında buldum . Ölmüştü önce sersemletip(kafasına vurmuşlar) sonra kendi tasması ile boğdukları için üzülüyorum. Eceli ile yaşlılıktan ölen köpeklerimden bahsetmedim yani. İstanbul'a gelene kadar 2000 metre kare bahçesi olan bir evde yaşadım. O bahçede her köpeğim için ayrı kulübe her kulübede kışın ısıtma için tertibat mevcuttu. Daha nasıl anlatayım. Sen beni yukarıda yazdıklarından muzdarip biri sandın heralde Bir köpeğim canlı arama kurtarma oldu gitti biri emniyette bombacı oldu . Hayatlarından memnun yaşıyorlar. Eceli ile ölenlerin mezar taşı var gömüldükleri yerde. Benim kararsız kaldığım konu bakıp bakamamak değil. Dediğim gibi ırklar korunmalı. Bu yüzden aslında saf bir köpek istiyorum hayatımda. Ama bir yandan da barınakta bir sürü köpek var al birini yuva sahibi yap diyorum. Birde işte olduğumda evde yalnız kalabilir, Ondan kararsızlığım. 1 Yorum bağlantısı
Samet Daş 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 .Oteller,kamu kurumları,askeriyeler de,hastane yada üniversiteler de dökülen yemekler toplansa yiyecek sorunu da çok rahat çözülebilir.. Ancak kolay yol bulunmuş imha etmek. Otellerden çok fazla yararlanıyordum bende. Tavukları çevremdeki oteller bütün olarak alıp kanat but ve göğsünü aldıktan sonra kalan gövdeyi çöpe atıyorlardı. Bende anlaşmıştım bana veriyorlardı. Çok fazla israf var haklısın. 2 Yorum bağlantısı
Hüseyin Matur 11 Şubat 2013 Paylaş 11 Şubat 2013 Hayvanları sevmeyen insanları sevemez. Birbirimizi neden bu kadar sevemediğimiz ortada. 8 Yorum bağlantısı
Recommended Posts