İçeriğe Yönlendir

Balıkesir Nasıl Hecelenir ?


Misafir

Recommended Posts

Emre Ünal2

Çocukların erken okuma öğrenmesi, hele yılbaşına kadar öğrenmesi niçin bu kadar önemli? Niçin?

1- Çocuk öğretmeni dinlememeyi öğreniyor çünkü 6 yaşında bile değil, oyun istiyor.

2- Başarısızlığın en olduğunu daha kavramaya çalışıyor, birinci gelip gelmemenin

3- Tuvalete henüz tam gidemiyor bu nedenle tuvaletini tutuyor.

4- Yemeklerde tüm yemeklerini yemiyor okulda. Bu noktadaki alışkanlıklarını düzeltecek öğretmen zamanı yok.

5- Anaokulunca öğle yemeğinde diş fırçalayan çocuklara şimdi diş fırçalama yok.

6- yalan söylememe, oturup kalkma, yabancılarla konuşma, "TÜRKÇE KONUŞMA" (yazma değil)

bunlar dururken tutturmuşlar elat inorm.. Üstelik kelimelerin üçüncü anlamlaır ile bebeciklere güya kolay hece yapıyorlar.

"ela ite eti itele"

Çocuk soruyor bana it nedir diye? itelemek nedir diye :)

yazık... o kitapları yazanların IQ su kaç acaba. IQ belki gerekmez önemli olmaz ama metodoloji felan nedir biliyorlar mı? Pilot test nedir? Dilbilgisi nedir? beyinde dil nasıl oluşur? Harfler nasıl beyinde saklanır nasıl hatırlanır? Hiiiiç sanmıyorum.

Büyükler olarak "eve iş getirmek" doğru bir sosyal davranış kabul edilmezken, çocuklara akşam ve hafta sonu "ödev" veriyoruz. Bunu hiç sorguladık mı? mesela bazı gavurlarda ödev yok.

Çocuğa "üzgün bir adam resmi çiz" demek yerine "aşağıdaki resimlerden hangisi üzgün" diye terbiyesizce bir soru sorulabiliyor.. yazık... gencecik beyinlerden kalas ordusu üretme projesi.

Sonra bu düzgün hecelemeyi ÖĞRENEN çocuklar, emniyet şeridinden de gider, vergiden de kaçırır, adam da döver, taş da atar, sigara da içer, kola da içip şeker hastası olur, magandalık eder. eder de eder... Çalışmaya başlayıp mühendis olunca problemi çözmek yerine yurtdışından modül aramaya koyulur...

1-

Kısaca okuma-yazma ile metodlar hakkında bilgi vermek isterim. Şimdiye kadar hem ülkemizde hemde bütün dünyada çeşitli metodlar denenmiştir. Temelde metodlar üçe ayrılır:

1. Bireşim metodu (kimi kaynakta parçadan bütüne olarak da geçmektedir). Harf, alfabe ve hece yöntemleri bulunmaktadır.

2. Çözümleme metodu ( bütünden parçaya olarak da anılmaktadır). Kelime, cümle ve öykü çözümleme teknikleri bulunmaktadır.

3. Karma metod'dur (ki bu da interaktif yaklaşım olarak anılabilir). Hece ile birlikte cümle beraber yürütülebilir bir metoddur.

Ses temelli cümle yöntemi ise bilinenlerden bağımsız olarak kendisi başlı başına bir metod olarak ortaya çıkmıştır. Ses, ses Birleştirme ve Ses Ayırma teknikleri bulunmaktadır. Ülkemizde ses Birleştirme Tekniği ilkokuma ve yazma öğretiminde kullanılmaktadır.

Peki ne oldu da yöntem değişikliğine gidildi? Çocukların hemen okur-yazar olmaları için mi, yani hızlıca okuma ve yazmayı öğretelim diye mi düşünüldü?

Sondan başlayacak olursam, burada cevap programın (Türkçe 1-5. Sınıflar öğretim programı) içinde yer alıyor. Hedef bir yılın sonunda yani Haziran ayı itibarıyla çocuğun okuma yazmayı öğrenmesi planlanıyor. Burada hızın temel sebebi yapılan araştırmalar ve gözlemlerim neticesinde (2007 yılından beri sınıf öğretmenliği ana bilim dalında bazı son sınıf öğrencilerinin öğretmenlik Uygulaması dersini yürütüyorum) öğretmenlerimiz zümreleri (aynı Sınıfı okutan öğretmenler-sınıf öğretmenliği için-) ile Kıyasıya bir rekabete kapılabiliyor ya da veliler arasındaki yarış Öğretmene ciddi biçimde yansıyor ve ses temelli cümle yönteminde bazı aşamalar kısa sürede geçilme pahasına acelece verilebiliyor. Ancak şu da bir gerçek, öğrenciler bu yöntemle daha hızlı okuma-yazma öğrenebilmektedir.

İlk soruya dönecek olursak; daha önce hangi Yöntem sorunsalı vardı. Yani hangi yöntemle öğretirsek çocuklar daha iyi biçimde okur-yazarlığa ulaşılabilir sorunu irdeleniyordu. Bilim ve teknoloji, özellikle beyin ve nöroloji alanındaki gelişmeler ile beynin öğrenmesine en uygun Yöntem ne olur sorunu daha çok tartışılmaya başlandı. Bunun neticesinde de ses metodu ortaya çıktı. Elbette her dil kendi özelliklerine uygun teknikler ile öğretilmektedir ve öğretilmelidir de. Bu yöntemin ülkemizde kullanılmasının en temel sebebi her harfin bir sesi karşılamasıdır.

1964 programından 2005 programına kadar hepimiz cümle Çözümleme yöntemini kullandık. Hatırlayınız hepimizde fişler, fiş zarfları vardı. Ondan öncesinde ise hece yöntemi vardı, yani her sessiz harfin önüne ve sonuna bütün sesli harfler getirilip (ba, be, bı, bi, bo, bö, bu, bü, ab, eb, ıb...) heceler birleştirilerek kelime ve Cümleye ulaşılıyordu. Yaşlı dedelerin gazete okumaları bu konuda örnek verilebilir.

En iyi yöntem daha bulunamamış olandır kanımca, bir yöntemi körü körüne savunmak ya da eleştirmek bilimin doğasına aykırıdır. Hangi programa bakarsak bakalım ülkemizde tek tip okuma-yazma öğretim yöntemi kullanılmıştır ki bence en sakat durum da budur. Çünkü yıllar göstermektedir ki hangi yöntemi ortaya koyarsanız koyun öğretmenler bildiklerini yapmaktadır. Tıpkı öğretim yöntemlerinde olduğu gibi metodları ve uygulama basamaklarını belirleyip seçimi Öğretmene bırakmak bence daha mantıklıdır.

Ses temelli cümle yöntemine dönecek olursak; bu yöntem dört döngüden oluşmakta ve her bir seste (alfabemizdeki harflerin sesleri-kkkk gibi ke değil-) bu döngüyü kullanmak gereklidir.

1- Sesi hissetme ve tanıma aşaması (tekerlemeler ve şarkılarla, verilen görsel örneklerle)

2- Sesi okuma ve yazma aşaması

3- Sesten hece, kelime ve cümle oluşturma aşaması

4- Metin oluşturma aşaması.

Bu aşamalarda sesler 6 grupta yer almaktadır. Program bu konuda işlek hece ve kelime oluşturulabilecek şekilde düşünüldüğünü ifade etmektedir. Bu konuda danışmanlığını yürüttüğüm bir tezde alternatif ses sıralamasının etkililiği ile kıyasa gittiğimizde bir farka ulaşamadık, bunu da paylaşmak isterim.

Bu basamakların tamamında oyun ve ilgi çekici etkinliklerin düzenlenmesi gerekmektedir ki programın önerisi de bu yöndedir.

2- İlkokulun ilk üç yılında sınav yoktur ve ilköğretim kurumları yönetmeliğine göre yapılmaması gerekir. Başarı algısı pek çok öğretmenin nazarında ve toplumun büyük kesiminde sınavlarda alınan notun yüksekliği ve bilgi düzeyinde meydana gelen artış ile doğru orantılı olarak düşünülmektedir. Çünkü sistem seçme ve yerleştirmeyi buna göre yapmaktadır. Hangi sistemi işletirseniz işletin bunu değiştirmediğimiz müddetçe beklenti ve algı bu yönde olmaya devam edecek ve asıl olması gereken Analitik Düşünme yeteneği, beceri, değer, kavram öğretimi düşünülenin aksine arka sıralara geçmeye mahkum olacaktır. İşte ondan sonra emniyet şeridini kullanan duyarsız kişiler, kola içip şeker hastası olan bireyler vb. peydah olacaktır.

3- Okul öncesi dönem Öğretmenleri ve gerçek anlamda çalışan sınıf Öğretmenleri Öğrencilerinin gelişim özelliklerine bağlı olarak bunu bilir ve ona göre hareket edebilirler ve etmelilerdir. İlkokuma yazma Öğretimi dersinin ilk ve ikinci hafta konularının başında 1. Sınıf öğrencilerinin gelişim Özellikleridir. Hatırlayınız pek çoğumuz ara sıra derslerde ayak, parmak, el, kol hareketleri ile elma ve armut toplamışızdır, işte bunun bir gerekçesi vardır :)

4 ve 5- iyi Eğitimli bir öğretmen bu dediklerinizi yerine getirir. Ancak yemek olgusu devlet okullarında yok özel okullarda ve Taşımalı eğitim yapılan okullarda mevcut. Özel okullarda da her sene yayınlanan reklamlar bunun neden böyle olduğunun bir kanıtı gibidir. Ne yazık ki sınav odaklı çalışılır.

Ev ödevleri ile ilgili linkteki makalenin iyi bir biçimde ele alındığını düşünmekteyim http://m.hurriyet.com.tr/Haber?id=25547767

Bu kadar uzun yazdım, kusuruma bakmayın.

  • Beğen 6
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

hürriyet yazılarına makale mi diyoruz?

 

 

detaylı yazı için ayrıc teşkkürler

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Emre Ünal2
(düzenlendi)

hürriyet yazılarına makale mi diyoruz?

detaylı yazı için ayrıc teşkkürler

Hocam bilimsel makale demedim :) Köşe yazılarının kimisi de tür olarak makale geçmektedir. tarihinde Emre Ünal2 tarafından düzenlendi
  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Kaya

Emre hocam baştan sona okudum (uzun olmasına rağmen) çok güzel yazı. Teşekkür ederim.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı

1-

Kısaca okuma-yazma ile metodlar hakkında bilgi vermek isterim. Şimdiye kadar hem ülkemizde hemde bütün dünyada çeşitli metodlar denenmiştir. Temelde metodlar üçe ayrılır:

1. Bireşim metodu (kimi kaynakta parçadan bütüne olarak da geçmektedir). Harf, alfabe ve hece yöntemleri bulunmaktadır.

2. Çözümleme metodu ( bütünden parçaya olarak da anılmaktadır). Kelime, cümle ve öykü çözümleme teknikleri bulunmaktadır.

3. Karma metod'dur (ki bu da interaktif yaklaşım olarak anılabilir). Hece ile birlikte cümle beraber yürütülebilir bir metoddur.

Ses temelli cümle yöntemi ise bilinenlerden bağımsız olarak kendisi başlı başına bir metod olarak ortaya çıkmıştır. Ses, ses Birleştirme ve Ses Ayırma teknikleri bulunmaktadır. Ülkemizde ses Birleştirme Tekniği ilkokuma ve yazma öğretiminde kullanılmaktadır.

Peki ne oldu da yöntem değişikliğine gidildi? Çocukların hemen okur-yazar olmaları için mi, yani hızlıca okuma ve yazmayı öğretelim diye mi düşünüldü?

Sondan başlayacak olursam, burada cevap programın (Türkçe 1-5. Sınıflar öğretim programı) içinde yer alıyor. Hedef bir yılın sonunda yani Haziran ayı itibarıyla çocuğun okuma yazmayı öğrenmesi planlanıyor. Burada hızın temel sebebi yapılan araştırmalar ve gözlemlerim neticesinde (2007 yılından beri sınıf öğretmenliği ana bilim dalında bazı son sınıf öğrencilerinin öğretmenlik Uygulaması dersini yürütüyorum) öğretmenlerimiz zümreleri (aynı Sınıfı okutan öğretmenler-sınıf öğretmenliği için-) ile Kıyasıya bir rekabete kapılabiliyor ya da veliler arasındaki yarış Öğretmene ciddi biçimde yansıyor ve ses temelli cümle yönteminde bazı aşamalar kısa sürede geçilme pahasına acelece verilebiliyor. Ancak şu da bir gerçek, öğrenciler bu yöntemle daha hızlı okuma-yazma öğrenebilmektedir.

İlk soruya dönecek olursak; daha önce hangi Yöntem sorunsalı vardı. Yani hangi yöntemle öğretirsek çocuklar daha iyi biçimde okur-yazarlığa ulaşılabilir sorunu irdeleniyordu. Bilim ve teknoloji, özellikle beyin ve nöroloji alanındaki gelişmeler ile beynin öğrenmesine en uygun Yöntem ne olur sorunu daha çok tartışılmaya başlandı. Bunun neticesinde de ses metodu ortaya çıktı. Elbette her dil kendi özelliklerine uygun teknikler ile öğretilmektedir ve öğretilmelidir de. Bu yöntemin ülkemizde kullanılmasının en temel sebebi her harfin bir sesi karşılamasıdır.

1964 programından 2005 programına kadar hepimiz cümle Çözümleme yöntemini kullandık. Hatırlayınız hepimizde fişler, fiş zarfları vardı. Ondan öncesinde ise hece yöntemi vardı, yani her sessiz harfin önüne ve sonuna bütün sesli harfler getirilip (ba, be, bı, bi, bo, bö, bu, bü, ab, eb, ıb...) heceler birleştirilerek kelime ve Cümleye ulaşılıyordu. Yaşlı dedelerin gazete okumaları bu konuda örnek verilebilir.

En iyi yöntem daha bulunamamış olandır kanımca, bir yöntemi körü körüne savunmak ya da eleştirmek bilimin doğasına aykırıdır. Hangi programa bakarsak bakalım ülkemizde tek tip okuma-yazma öğretim yöntemi kullanılmıştır ki bence en sakat durum da budur. Çünkü yıllar göstermektedir ki hangi yöntemi ortaya koyarsanız koyun öğretmenler bildiklerini yapmaktadır. Tıpkı öğretim yöntemlerinde olduğu gibi metodları ve uygulama basamaklarını belirleyip seçimi Öğretmene bırakmak bence daha mantıklıdır.

Ses temelli cümle yöntemine dönecek olursak; bu yöntem dört döngüden oluşmakta ve her bir seste (alfabemizdeki harflerin sesleri-kkkk gibi ke değil-) bu döngüyü kullanmak gereklidir.

1- Sesi hissetme ve tanıma aşaması (tekerlemeler ve şarkılarla, verilen görsel örneklerle)

2- Sesi okuma ve yazma aşaması

3- Sesten hece, kelime ve cümle oluşturma aşaması

4- Metin oluşturma aşaması.

Bu aşamalarda sesler 6 grupta yer almaktadır. Program bu konuda işlek hece ve kelime oluşturulabilecek şekilde düşünüldüğünü ifade etmektedir. Bu konuda danışmanlığını yürüttüğüm bir tezde alternatif ses sıralamasının etkililiği ile kıyasa gittiğimizde bir farka ulaşamadık, bunu da paylaşmak isterim.

Bu basamakların tamamında oyun ve ilgi çekici etkinliklerin düzenlenmesi gerekmektedir ki programın önerisi de bu yöndedir.

2- İlkokulun ilk üç yılında sınav yoktur ve ilköğretim kurumları yönetmeliğine göre yapılmaması gerekir. Başarı algısı pek çok öğretmenin nazarında ve toplumun büyük kesiminde sınavlarda alınan notun yüksekliği ve bilgi düzeyinde meydana gelen artış ile doğru orantılı olarak düşünülmektedir. Çünkü sistem seçme ve yerleştirmeyi buna göre yapmaktadır. Hangi sistemi işletirseniz işletin bunu değiştirmediğimiz müddetçe beklenti ve algı bu yönde olmaya devam edecek ve asıl olması gereken Analitik Düşünme yeteneği, beceri, değer, kavram öğretimi düşünülenin aksine arka sıralara geçmeye mahkum olacaktır. İşte ondan sonra emniyet şeridini kullanan duyarsız kişiler, kola içip şeker hastası olan bireyler vb. peydah olacaktır.

3- Okul öncesi dönem Öğretmenleri ve gerçek anlamda çalışan sınıf Öğretmenleri Öğrencilerinin gelişim özelliklerine bağlı olarak bunu bilir ve ona göre hareket edebilirler ve etmelilerdir. İlkokuma yazma Öğretimi dersinin ilk ve ikinci hafta konularının başında 1. Sınıf öğrencilerinin gelişim Özellikleridir. Hatırlayınız pek çoğumuz ara sıra derslerde ayak, parmak, el, kol hareketleri ile elma ve armut toplamışızdır, işte bunun bir gerekçesi vardır :)

4 ve 5- iyi Eğitimli bir öğretmen bu dediklerinizi yerine getirir. Ancak yemek olgusu devlet okullarında yok özel okullarda ve Taşımalı eğitim yapılan okullarda mevcut. Özel okullarda da her sene yayınlanan reklamlar bunun neden böyle olduğunun bir kanıtı gibidir. Ne yazık ki sınav odaklı çalışılır.

Ev ödevleri ile ilgili linkteki makalenin iyi bir biçimde ele alındığını düşünmekteyim http://m.hurriyet.com.tr/Haber?id=25547767

Bu kadar uzun yazdım, kusuruma bakmayın.

Tebrikler. Balıkesir vesile oldu bu yararli ve detayli paylasiminiz icin.

Saygılarımla.

Yorum bağlantısı
Emre Şimşek

Vay bee ne konu dönmüş burada.

Balıkesir hecelenirken kelimenin anlamına bakılmaz ki.

Bitişik yazıldığı için her ne olursa olsun okunabilecek en küçük parçalara ayrılması gerekir.

Yani Ba-lı-ke-sir.

Uyuz oldum hocaya.

Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

Sorunun kesin cevabi ne simdi ?

 

kesin cevap cevap yok demektir.  Heceleme işlemi matematikten hatırlayın "birebir" fonksiyon değildir. 

Yorum bağlantısı
Emre Ünal2

Dilimizde heceleme sesli harflere göre yapılmaktadır. Birleşik kelimeler kendi anlamlarını kaybedip birleştikleri için her halukârda heceleme yeni anlama göre yapılır yani ba-lı-ke-sir doğru olandır.

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Mehmet Polat

Dilimizde heceleme sesli harflere göre yapılmaktadır. Birleşik kelimeler kendi anlamlarını kaybedip birleştikleri için her halukârda heceleme yeni anlama göre yapılır yani ba-lı-ke-sir doğru olandır.

Son sözdür. Heceleme konusunda bunun dışında fikir serdetmek ve iddialarda bulunmak sadece komik duruma düşmek olur. 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

Son sözdür. Heceleme konusunda bunun dışında fikir serdetmek ve iddialarda bulunmak sadece komik duruma düşmek olur. 

komik olmak bazen iyidir :)

Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı

Balıkesir ismi "Balı-kesir" yani "balı güzel, balı çok, balı lezzetli" anlamına gelen kelimelerden türemiştir. Ama çoğu kişi bu ismin Balık-esir kelimelerinden türetildiğini sanmaktadır. Öğretmenimiz de öyle sanmış ama maalesef değil. Özel isim olduğundan hecelenmesi de Ba-lı-ke-sir şeklinde olmalıdır. Bir de Paleo Kastro (Eski Hisar) kelimelerinden türediği de söylenir ama heceleme mantığı yanlış bence...

Yorum bağlantısı
Fatih Ada

Millet kuyruklu yıldıza iniş yapıyor biz Balıkesir nasıl hecelenirin içinden çıkamıyoruz..

Benim ilkokuldan hatırladığım bilgilere göre, Ba-lı-ke-sir şeklinde olması gerektiğidir..

Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...