İçeriğe Yönlendir

Hikayeler..


Emre Gülşen

Recommended Posts

Emre Gülşen

Bu mail bana yeni geldi paylaşmak istedim..

OFKEYI KONTROL ETME YONTEMLERI:)))

Bazen isler yolunda gitmez ve cinlerimiz tepemize cikar ve sinirimizi

baskasindan cikartiriz! Ama boyle durumlarda sinirimizi tanidigimiz

birinden degil de, hic tanimadigimiz birisinden cikartmak daha iyidir.

Bir gun arkadasima telefon edecektim, numarayi cevirdim, bir erkek

'alo?' dedi, ben 'Zeynep'i aramistim' deyince, adam bagirarak

's.....git lan, dogru numarayi cevir!" demez mi! Bir insanin bu kadar

kaba olabilecegine inanamadim. Sonra gercekten arkadasimin son iki

numarasini sasirdigimi farkettim.

Ama birden aklima bir sey geldi. Bilerek, tekrar yanlis numarayi

cevirdim. Karsima yine ayni adam cikti. Ve 'alo' deyince, 'sen

essoluesegin tekisin' deyip, telefonu yuzune kapattim. Sonra o

numarayi yazip yanina 'essolusu' diye not ettim.O gunden sonra, ne

zaman bir seye sinirlensem, ofkelensem, esssolusu'nu cevirip, 'sen

essoluesegin tekisin' deyip kapatiyor ve rahatliyordum.

Bir gun alisveris merkezinde tam park yeri bulmusken, siyah bir BMW

benim saatlerdir bekledigim yere girmez mi! Korna caldim ama

aldirmadi, arka caminda 'satilik' ilani ve telefon numarasi vardi.

Hemen numarayi not ettim. Eve donunce, numarayi aradim, karsima bir

adam cikti.

"Siz, siyah satilik BMW'si olan kisi misiniz?"

"Evet"

"Arabayi nasil gorebilirim?"

" Suadiye, Akin sokak, 34 numara, araba tam evin onunde duruyor"

"Isminiz?..."

" Mehmet....."

"Ne zaman musait olursunuz Mehmet Bey?"

"Her aksam 6'dan sonra evde olurum"

"Sana bir sey soyleyecegim Mehmet.."

"Evet?..."

"Sen essoluessegin tekisin"

Ve telefonu yuzune kapattim, onun numarasini da yazdim ve yanina

'essolusu 2' diye not aldim.

Bundan sonra iki tane essolusu vardi. Bir gun essolusu 1'i aradim.

Telefonu acip da ben "Sen essoluesegin tekisin" der demez, "Senin kim

oldugunu bir bulursam..."

"Ne yaparsin?"

"Kicina tekmeyi yiyeceksin!"

"O zaman sana adresimi vereyim de gel"

" Ver de gor gununu!.."

"Suadiye, Akin sokak, 34 numara, siyah bir BMW var kapida.."

"Hemen geliyorum, son duani etmeye basla!"

"Hah, hah odum koptu" deyip telefonu kapattim. Sonra 'essolusu 2' yi

aradim, ona da 'sen essolusuesegin tekisin' deyince, cok kizdi, kim

oldugumu bilse beni oldurecegini soyledi, ona 'oyle mi, birazdan

geliyorum, bekle' dedim.

Ve hemen polisi arayip, Suadiye, Akin sokak 34 numarada oturan gay

sevgilimi oldurmeye gittigimi soyledim. Pesinden magazine merakli bir

tv kanalini arayip, ayni adresi verip, travestilerin cingar

cikardigini, ortaligi birbirine kattigini soyledim! Ve sonra arabama

atlayip, olacaklari izlemek icin ayni adrese dogru surdum. Tam

zamaninda gitmistim, iki 'essolusu' birbirlerine girmisken, alti-yedi

polis onlari ayirmaya geliyordu, tv. kameramanlari da olayi

goruntuluyorlardi.

kendimi cok iyi hissettim. Ofkeyi kontrol etme mekanizmasi cok ise yaramisti.

Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur

90 lı üniversite yıllarımda Galiba (Ankara Ruh ve Sinir hekimliği öğrencilerinin yaptığı) araştırma kaynaklı bir telefon-kaset eşşek şakaları vardı onu anımsadım :)

Yorum bağlantısı
  • 7 ay sonra...
Emre Gülşen

Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu.

Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.

Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Ve gerçekten çok arkadaşçaydı.

Sordum: 'Neden bunu yaptığınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti.' Taksi şoförü bana, simdi 'Çöp Kamyonu Kanunu' dediğim şeyi öğretti.

Şoför pek çok insanin çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. Her tarafta çöp dolu olarak dolanıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler.

Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.

İşin ana fikri şu ki, başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla 'size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin.'

Hayat, onunla ne yaptığınız, onu nasıl alıp karşıladığınızdır..

Sevgiyle kalın,

Yüzünü güneşe dönen insan gölge görmez...

Kaynak:Anonim

Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek
Yüzünü güneşe dönen insan gölge görmez...

Emre burayı kullanmak istiyorum.. iznin var mı ?

Yorum bağlantısı
Zafer Ofli

Özellikle son zamanlarda insanların tahammül denilen şeyi hatırlamaları adına çok güzel bir ders

Yorum bağlantısı
Ruhi Gökhan
(düzenlendi)
emre, kaynak belirtmemişsin? merak ettim de?..
Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik.

Diye başlıyor, ben burdan kendi yaşadığı bir olay anlıyorum, ama bu yazı internette çok dolaşıyormuş, googleda bayağı çıktı :p Alıntıymış, keşke alıntı olduğu yazılsaydı.

tarihinde Misafir tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Emre Gülşen

Kaynak:Anonim

Gerçekten çok hoşuma gitti paylaşmak istedim bu heyecanla kaynak kısmını atlamışım çok özür...

Yorum bağlantısı
Emre Gülşen

çöp kapasitesine bağlı bence

önemli olan kamyon sayısını az olması :p

Emre burayı kullanmak istiyorum.. iznin var mı ?

Mehmet Abi anonim ürünler hepimizindir.Sevgiler...

Yorum bağlantısı
Emre Gülşen

Genç Macar Sanatçı Arpad Sebesy multimilyoner Elmer Kelen in portresini yapmak için görevlendirilmişti.

Görev özellikle zordu, çünkü Kelen sadece üç kısa poz vermeye razı olmuştu. Sonuçta, Sebesy portrenin çoğunu ezberden yapmak zorunda kalmıştı.

Kısıtlamalara rağmen, Sebesy portrenin Kelen e yeterince benzediği görüşündeydi. Ancak, Kelen ayni fikirde değildi. Kibirli milyoner resmin kendisine benzemediğini öne sürerek portrenin parasını ödemeyi reddetti.

Genç ressam resmini yapabilmek için saatlerce titizlikle çalışmıştı, ve birdenbire bunu gösterecek hiç bir şeyi olmadığını fark etti. Milyoner stüdyodan ayrılırken, sanatçı bir ricada bulundu, " Portreyi size benzemediği için reddettiğiniz belirten bir mektup yazabilir misiniz?"

Kelen bu kadar kolay kurtulduğuna sevinerek razı oldu. Aylar sonra, Macar Sanatçıları Derneği, Budapeşte Güzel Sanatlar Galerisinde sergi açtı. Kelen in telefonu çalmaya başladı. Biraz sonra galeriye geldiğinde Sebesy nin yaptığı portresinin, üzerinde "Bir Hırsızın Portresi" etiketiyle teshir edildiğini gördü. Mağrur milyoner resmin indirilmesini istedi. Müdür

reddedince, Kelen resim kendisini topluma alay konusu edeceği için dava açmakla tehdit etti. Bunun üzerine müdür Kelen in resmin kendisine benzemediği için almayı reddettiğini belirten imzalı mektubunu çıkardı.

Milyoner artık resmin parasını ödeyip almaktan başka çare kalmadığını anlamıştı. Genç sanatçı sadece son gülen olmakla kalmamış, ayni zamanda güçlüğü karlı bir alışverişe dönüşmüştü. Çünkü milyoner resmi almağa kalktığında fiyatının eskisinden on kat daha fazla olduğunu görmüştü.

Dr. Charles C. Lever

Yorum bağlantısı
Emre Gülşen

Profesör konferans vermek üzere salona girmiş.

Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş.

Konuşup konuşmama konusunda tereddütte düşen

Profesör sonunda seyise sormuş:

- Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mı,

yoksa konuşmamalı mıyım?

Seyis cevap vermiş:

'Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam.

Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin

kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.'

Bu sözlere hak veren Profesör konferansa başlamış.

İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş,

konferanstan sonra kendini mutlu hissetmiş,

dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu

onaylanmasını isteyerek sormuş:

-'Konuşmayı nasıl buldun?'

Seyis cevap vermiş:

'Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve

bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim.

Gene de eğer ahıra gelir biri dışında tüm atların

kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki

tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım.'

'Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır.' Hz. Mevlana

Yorum bağlantısı
Emre Gülşen

Soru şu:

"Kedinin biri ağaca çıkmış ve inmek bilmiyor… Kediyi o ağaçtan indirmek için ne yaparsınız? Burada düşünün ve cevabınıza göre kariyer analizinizi aşağıda bulun.

1- Ağaca tırmanırsınız;

2- Ağaca merdiven dayayıp tırmanırsınız;

3- 'Gel pisi pisi' diye bağırırsınız;

4- Dişi bir kedi bulup ağacın altına getirirsiniz;

5- İtfaiye gibi kurtarıcı görevlilerini arasınız;

Sonuç:

1- Ağaca tırmandıysanız; Cesur ve girişkensiniz.. İyi bir satış temsilcisi olursunuz.

2- Ağaca merdiven dayayıp tırmandıysanız; Hedefe nasıl ve ne yöntemlerle ulaşacağınızı planlayabiliyorsunuz. İyi bir halkla ilişkiler müdürü olursunuz.

3- 'Gel pisi pisi' diye bağırdıysanız; Saflık derecede iyimsersiniz. Ne yaparsanız yapın, sakın kendi işinizi kurmaya kalkmayın.

4- Dişi bir kedi bulup ağacın altına getirdiyseniz; Kendi işinizi kurup çok başarılı ve ünlü olabilirsiniz.

5- İtfaiye gibi kurtarıcı görevlileri aradıysanız ; Sorumluluğu başkalarına atmayı iyi beceriyorsunuz. İyi bir üst düzey yöneticisi olursunuz.

Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek
'Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır.' Hz. Mevlana

:D

Yorum bağlantısı
Mert Can Üzger

Paylaşım için sağolun. Çok güzel bir noktadan yakalamış olayı seyis... :D

Yorum bağlantısı
Serdar Yeniçeri

:lol2:

Toplu taşıma bilincini taşıyabilen örnek bir davranış...

Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...