İçeriğe Yönlendir

Şiir Defteri


Fatih Çalıkuşu

Recommended Posts

Fatih Çalıkuşu

güzel bir fikir,şiir kelimesini duyunca Bedirhan Gökçe GÖKTAN diyorum,süper yorumcu ve şair bir dönem TRT de program sunuyordu,kendisiyle popüler olmadan önce tanışma fırsatım olmuştu

kişilikli olgun bir dost canlısı

Yorum bağlantısı
Amaç Keskin

sinan kardeşime:

Masalların Masalı / Nazım Hikmet Ran

Su başında durmuşuz,

çınarla ben.

Suda suretimiz çıkıyor,

çınarla benim.

Suyun şavkı vuruyor bize,

çınarla bana.

Su başında durmuşuz,

çınarla ben, bir de kedi.

Suda suretimiz çıkıyor,

çınarla benim, bir de kedinin.

Suyun şavkı vuruyor bize,

çınarla bana, bir de kediye.

Su başında durmuşuz,

çınar, ben, kedi, bir de güneş.

Suda suretimiz çıkıyor,

çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.

Suyun şavkı vuruyor bize,

çınara, bana, kediye, bir de güneşe.

Su başında durmuşuz,

çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.

Suda suretimiz çıkıyor,

çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.

Suyun şavkı vuruyor bize,

çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze .

Su başında durmuşuz.

Önce kedi gidecek,

kaybolacak suda sureti.

Sonra ben gideceğim,

kaybolacak suda suretim.

Sonra çınar gidecek,

kaybolacak suda sureti.

Sonra su gidecek

güneş kalacak;

sonra o da gidecek...

Su başında durmuşuz.

Su serin,

Çınar ulu,

Ben şiir yazıyorum.

Kedi uyukluyor

Güneş sıcak.

Çok şükür yaşıyoruz.

Suyun şavkı vuruyor bize

Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze...

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Görkem Azizoğlu

Sis

Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,

beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan

ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,

bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;

tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar

onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!

Ama bu derin karanlık örtü sana çok l

Yorum bağlantısı
Alaattin Çakıroğlu

18 martın anlam ve önemi adına bende bunu ekleyeyim bugünlerimiz, ve yarınlarımızı aydınlatan tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun...

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...

O, r

Yorum bağlantısı
Alaattin Çakıroğlu
Bu şiiri, eşyalarını karıştırırken annemin cüzdanında buldum...

Bir takvim yaprağıydı.. Özenle kesmiş ve cüzdanına koymuş...

Allah Peygamberimize komşu etsin teyzemizi abicim. tekrar başın sağolsun.

Yorum bağlantısı
Görkem Azizoğlu
(düzenlendi)
Amin

_____________________

Did

tarihinde G tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Vedat Kara

Mona Roza

Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Ah, senin yüzünden kana batacak

Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa

Mona Roza, bugün bende bir hal var

Yağmur iğri iğri düşer toprağa

Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim

Bir bakışın ölmem için yetecek

Anla Mona Roza, ben bir deliyim

Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi

Bende çıkar güneş aydınlığa

Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi

Seni hatırlatıyor her zaman bana

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ve vardır her vahşi çiçekte gurur

Bir mumun ardında bekleyen rüzgar

Işıksız ruhumu sallar da durur

Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların

Bir nar çiçeğini eziyor gibi

Ellerinden belli oluyor bir kadın

Denizin dibinde geziyor gibi

Ellerin, ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar

Uyu da turnalar girsin rüyana

Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları

Konar bahçenin incirlerine

Kiminin rengi ak, kimisi sarı

Ahh! beni vursalar bir kuş yerine

Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni

İncir kuşlarının bakışlarında

Hayatla doldurur bu boş yelkeni

O masum bakışlar su kenarında

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Henüz dinlemedin benden türküler

Benim aşkım uymaz öyle her saza

En güzel şarkıyı bir kurşun söyler

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı

Dinle ve kabul et itirafımı

Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı

Alev alev sardı her tarafımı

Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyvalar sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne

Bir tüy ki can verir bir gülümsesen

Bir tüy ki kapalı gece ve güne

Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak

Kanadı kırık kuş merhamet ister

Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!

Mona Roza siyah güller, ak güller

SEZAİ KARAKOÇ

Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek
Allah Peygamberimize komşu etsin teyzemizi abicim. tekrar başın sağolsun.

Amin. Sağolasın..

Yorum bağlantısı
Cavit Doğan
Bu şiiri, eşyalarını karıştırırken annemin cüzdanında buldum...

Bir takvim yaprağıydı.. Özenle kesmiş ve cüzdanına koymuş...

Farkında olmadan Emmi yi hüzünlendirdim, Kusura bakma Emmi..

Rabbim Mekanını cennet eylesin..

Yorum bağlantısı
Levent Temel

Bir edebiyat Öğretmeni olarak yavuza bu bölümü açtığı için teşekkür ediyorum..Ve en sevdiğim şiir

Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine

II

Gelin gülle başlayalım atalara uyarak

Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine

Bir anda yükselen bir bülbül sesi

- Erken erken karlar ortasında

Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-

Bana geri getirir eski günleri

... Paslanmış demir bir kapı açılır

Küf tutmuş kilitler gıcırdarken

Ta karanlıklar içinde birden

Bir türkü gibi yükselirsin sen

Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken

Söyleyemediğim ateşten kelimeleri

Şuuraltım patlamış bir bomba gibi

Saçar ortalığa zamanın

Ağaran saçın toz toprağını

Bana ne Paris'ten

Newyork'tan Londra'dan

Moskova'dan Pekin'den

Senin yanında

Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı

Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu

Geceme gündüzüme

Gözlerin

Lale Devrinden bir pencere

Ellerin

Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den

Kucağıma dökülen

Altın leylak

III

Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla

Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma

Kimi ırmaklardan yansıma

Kimi kayalardan kırpılma

Kimi öteki dünyadan bir çarpılma

İçi ölümle dolu

Dönen bir huni

Doğarken güneş

Kesilmiş ölü yüzlerden

Bir mozayik minyatürlerden

Dokunur tenimize

Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay

Ve birden senin sesin gelir dört yandan

Menekşe kokulu sütunlardan

Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan

Gözlerine ait belgeler sunulur

Ey aşkın kutlu kitabı

Uçarı hayallere yataklık eden

Peri bacalarının yasağı

Gönlümün celladı acı mezmur

Bana bıraktığın yazıt bu mudur

Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi

Senden bir gök

Senden yıldızlar ördüler

Ateş böcekleri

O gece dört yanıma

Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı

Sen bir anne gibi tuttun ufukları

Ve çocuklar gülle anne arasında

Seninle güller arasında

Tuhaf bir ışık bulup eridiler

Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler

Aramızdaki sırra

Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar

Gençlik monologları

Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından

Bana getiren

Yasamız vardı

Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne

Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

IV

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin

Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği

Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Uzatma dünya sürgünümü benim

Güneşi bahardan koparıp

Aşkın bu en onulmazından koparıp

Bir tuz bulutu gibi

Savuran yüreğime

Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil

Ayaklarımdan belli

Lambalar eğri

Aynalar akrep meleği

Zaman çarpılmış atın son hayali

Ev miras değil mirasın hayaleti

Ey gönlümün doğurduğu

Büyüttüğü emzirdiği

Kuş tüyünden

Ve kuş sütünden

Geceler ve gündüzlerde

İnsanlığa anıt gibi yükselttiği

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin

Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın

Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin

Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için

Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini

Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini

Ey gönüllerin en yumuşağı en derini

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta

Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında

Çatı katlarında bodrum katlarında

Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba

Hep Kanlıca'da Emirgan'da

Kandilli'nin kurşuni şafaklarında

Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında

Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Ey çağdaş Kudüs (Meryem)

Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)

Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında

Köle gibi satıldım pazarlar pazarında

Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında

Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında

Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında

Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda

Verilmemiş hesapların korkusuyla

Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır

Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Yorum bağlantısı
Yakup Amanvermez

Bendedir

Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan,

Kime ne, aşılmaz duvar bendedir,

Süslenmiş gemiler geçse açıktan,

Sanırım gittiği diyar bendedir.

Yaram var, dövemez havanlar merhem;

Yüküm var, pazarlar bulamaz dirhem.

Ne çıkar, bir yola düşmemiş gölgem;

Yollar ki, Allah'a çıkar, bendedir

Necip Fazıl KISAKÜREK

GECE BİR HENDE

Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek
Farkında olmadan Emmi yi hüzünlendirdim, Kusura bakma Emmi..

Rabbim Mekanını cennet eylesin..

Amin..

Abi nerden bileceksin ki.. ?

Ben, aynı şiiri burda senin paylaşacağını bilebilirmiydim..

Yorum bağlantısı
Levent Temel

Sanma şahım /herkesi sen / sadıkane / yar olur

Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur

Sadıkane / belki ol / alemde bir / dildar olur

Yar olur / ağyar olur / dildar olur / serdar olur "

Yavuz Sultan Selim Han'a ait bir beyit. dizelerin ilk kelimeleri yukarıdan aşağıya okunduğunda aynı dizeyi verir.Bu tarzda yazılan ilk beyit olduğu söylenmektedir. Divan edebiyatında bu özelliğe vezni aher denir.

Yavuz Sultan Selim Han bu beyiti Şah İsmail'e yazmıştır. Hikayesi şöyledir:

Yavuz şiire, edebiyata ve satranç oynamaya meraklı biridir. Aynı şekilde Şah İsmail'de de bu özellikler vardır. Sarayında ünlü şairleri barındırır ve çok iyi satranç oynar. Bunu bilen Yavuz Şahın şahın bu özelliğinden yararlanmak ister. Tebdili kıyafetle (gezgin bir abdal kılığında) şahın ülkesine gider. Hanlarda , Kervansaraylarda satranç oynayarak önüne geleni yener. Haber şaha ulaşır. Şah der ki çağırın birde benimle oynasın. Yavuz Şah'ı da yener. Şah sinirlenir ve Yavuz'a der ki: " sen edep nedir bilmez misin? Hiç şahlar mat edilir mi?" Elinin tersiyle Yavuza bir tokat atar. Şahın kızdığını anlayan Yavuz onu yücelten şiirler okumaya başlar. İşte şahın huzurundan ayrılırkende bu şiiri okur. Ancak Şah İsmail hala onun Yavuz Sultan Selim olduğunu anlamamıştır.

Yavuz yediği tokatın acısını unutmaz. Birkaç sene sonra Çaldıran'da Şah İsmail'i yener ve ona bir mektup gönderir. Mektupta o günkü tokadın acısını aldığını söyler ve ilave eder: " atacaksan tokadı böyle atacaksın. "

Yorum bağlantısı
Abdülkerim Demir

Büyük Doğu Marşı

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!

Güneşten başını göklere yükselt!

Avlanır, kim sana atarsa kement,

Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet.

Allahın seçtiği kurtulmuş millet!

Güneşten başını göklere yükselt!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!

Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un!

Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun!

Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un!

Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun.

Aynası ufkumun, ateşten bayrak!

Babamın külleri, sen, kara toprak!

Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak!

Doğsun BÜYÜK DO

Yorum bağlantısı
Burak Karadeniz

GÜNEŞİ İÇENLERİN TÜRKÜSÜ

Bu bir türkü: -

toprak çanaklarda

güneşi içenlerin türküsü!

Bu bir örgü: -

alev bir saç örgüsü

kıvranıyor;

kanlı, kızıl bir meşale gibi yanıyor

esmer alınlarında

bakır ayakları çıplak kahramanların!

Ben de gördüm o kahramanları,

ben de sardım o örgüyü,

ben de onlarla

güneşe giden

köprüden

geçtim!

Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi

Ben de söyledim o türküyü!

Yüreğimiz topraktan aldı hızını;

altın yeleli aslanların ağzını

yırtarak

gerindik!

Sıçradık;

şimşekli rüzg

Yorum bağlantısı
Levent Temel

Türkiyem, Anayurdum, Sebebim, Çarem!

Ben, kağnılarla yaylılarla büyüdüm geldim

Çocuk yüreğimi yakan türküler dinleye dinleye.

Mahzun kağnılarla, nazlı yaylılarınla

Ve tozlu yollarınla sevdim seni Türkiye!

O tezek topladığım kırlar, yaylalar...

Başına oturduğum, yemek yediğim atandır.

Türkiye'm, anayurdum, sebebim, çarem...

Taşına toprağına vurgunluğum bundandır...

Akşam karanlığıyla başlardı kurbağalar

Susar gökyüzü kadar, dinlerdim biteviye.

Gecemi besteleyen cırcır böceklerinle.

Kurbağa seslerinle sevdim seni Türkiye!

Bir Peygamber sofrasıydı soframız:

Biraz tandır ekmeği, biraz çökelik...

Yoksulluğunla da bağlandım kaldım sana

Mecnunlar gibi üstelik.

Yağmurlar başlayınca, odalarımız damlardı

Dizlerini döve döve ağlardı anam.

Şimdi kırkikindiler boyunca sırılsıklam

Küçük kerpiç evlerin çıkmaz aklımdan!

Türkiye'm! Hasretim! Kınalı türküm!..

İçiçe güzellik, uç uca kahır

Yüreğimi bin parçaya bölseler

Her parçası yine seni çağrışır.

Yavuz Bülent Bakiler

Yorum bağlantısı
Abdülkerim Demir
Bir coşku var içimde bu gün kıpır kıpır

Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum

Gözlerim parke parke taş duvarlarda

Açılıyor hayal pencerelerim

Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum

Kekik kokulu koyaklardan aşarak

Güvercinler ülkesinde dolaşıyor

Bir çeşme başı arıyorum

Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp

Mis gibi nane kokuları arasında

Ruhumu dinlemek istiyorum

Zikre dalmış her şey

Güne gülümserken papatyalar

Dualar gibi yükselir ümitlerim

Güneşle kol kola kırlarda koşarak

Siz peygamber çiçekleri toplarken

Ben çeşme başında uzanmak istiyorum

Huzur dolu içimde

Ben sonsuzluğu düşünüyorum

Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum

Durun kapanmayın pencerelerim

Güneşimi kapatmayın

Beton çok soğuk, üşüyorum..

Muhsin Yazıcıoğlu

günün önem ve ehemmiyetini de katacak olursak son noktayı koymuşsun yavuz.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Amaç Keskin

şiirin konusu herşey olabilir mi? olur :yahoo:

ŞOFÖRÜN KARISI

Şoförün karısı, kıyma bana;

El etme öyle pencereden,

Soyunup dökünüp;

Senin, eniştende gözün var;

Benimse gençliğim var;

Mapuslarda çürüyemem;

Başımı bel

Yorum bağlantısı
H.Cenk Bayrakçı

HADİ GİT

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,

Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,

Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,

Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,

Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,

Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;

Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;

Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,

Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,

Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

Her darbene tahammül edecektir bedenim,

Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?

Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,

Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,

Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,

Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,

Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!

Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!

Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;

Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,

Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...

CEMAL SAFİ

Yorum bağlantısı
Amaç Keskin

program diceyleri tırt, istekleri 8 saat sonra çalıyor, trt fm mübarek

Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...