Timuçin Ülver 3 Nisan 2009 Paylaş 3 Nisan 2009 Acıyla Erir Yüzüne Aşık Çocuk Ne zaman yüzüne baksam yalnızlığın o mutlu gerilimi O öksüz göl hızla derinleşir biliyorum,acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir yeşil Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum ikimizi de aşar,o kapının ardındaki masal bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi geçip giden yüzlerine bakar kalırım Ömrün kısalığı çarpar camlara ateş hızla yayılır içerilere Akşam olur,evler dolar boşalır acıyla erir,yüzüne aşık çocuk Ne zaman gözlerinin içine baksam,bliyorum İkimizi de aşar,o kapının ardındaki masal Cezmi Ersöz Yorum bağlantısı
Ahmet Özdemir 6 Nisan 2009 Paylaş 6 Nisan 2009 OLVİDO Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Gün saltanatıyla gitti mi bir defa Yalnızlığımızla doldurup her yeri Bir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan Lavanta çiçeği kokan kederleri; Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar Unutuşun o tunç kapısını zorlar Ve ruh, atılan oklarla delik deşik; İşte, doğduğun eski evdesin birden Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven, Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik Ve cümle yitikler, mağl Yorum bağlantısı
Alaattin Çakıroğlu 16 Nisan 2009 Paylaş 16 Nisan 2009 (düzenlendi) Canımı yoluna koyduğum Mimoza çiçeğimsin Kanatlanıp göğe uçma uçma sevdiceğim Avcın değilim ki senin Kaçma sevdiğim Yıktın dağlarımı yıktın Mimoza çiçeğimsin Başkası okşanıp sevilmez Delirme sevdiceğim Yaktın ciğerimi yaktın Yapma sevdiğim Öpüp okşayamam ben seni Mimoza çiçeğimsin Alaca karganın gülüsün Ellerin çiçeğisin Değişmem dünyaya seni Gitme sevdiğim Yıktın dağlarımı yıktın Mimoza çiçeğimsin Başkası okşanıp sevilmez Delirme sevdiceğim Yaktın ciğerimi yaktın Yapma sevdiğim Çekilmez bir adam oldum yine Uykusuz aksi nalet Bi bakıyorsun ki ana avrat söver gibi Azgın bir hayvan döver gibi bugün çalışıyorum Sonra bir de bakıyorsun ki Ağzımda sönük bir sigara gibi tembel bir türkü Sabahtan akşama kadar sırt üstü yatıyorum ertesi gün Evet evet ve beni çileden çıkarıyor Büsbütün Kendime karşı duyduğum nefret ve de merhamet Çekilmez bir adam oldum çekilmez Uykusuz aksi nalet Yine her seferki gibi haksızım Sebep yok Biliyorum Olması da imkansız Bu yaptığım iş ayıp rezalet Fakat elimde değil gülüm Elimde değil sevgilim Seni kıskanıyorum Beni affet Beni affet sevgilim Beni affet... 16 Nisan 2009 tarihinde Alaattin tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Murat Dere 16 Nisan 2009 Paylaş 16 Nisan 2009 şiirden çok anlamam ama en evdiklerimden biri aşağıdadır: Bir gün padişah Vehbi Efendi'yi yanına çağırır ve: "Bana öyle bir şiir yaz ki bir mısrasını okuyunca içimden seni öldürmek, bir sonrakini okuyunca ise ödüllendirmek gelsin" der. Ve işte sonuç aşağıda: Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can. Lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem, Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan. Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır? Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan. Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam, Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan. Salınarak giderken arkandan ben sokayım, Ard eteğin beline, olmasın çamur aman. Kulaklarından tutam, dibine kadar sokam, Sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan. Öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç, Düşmanın bağrına, hançerimi nagehan. Eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim, Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman. Herkese vermektesin, bir de bana versene, Avuç avuç altını, olsun kulun şaduman. Sen her zaman gelesin, ben Vehbi'ye veresin, Esselamun aleyküm ve aleykümesselam. Sümbülüzade Vehbi Efendi 2 Yorum bağlantısı
Tülin Keskin 10 Mayıs 2009 Paylaş 10 Mayıs 2009 Yaşadıklarımdan ögrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, Bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel muzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, Bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle Bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak Özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, Bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, Hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana Ataol Behramoğlu Yorum bağlantısı
Abdullah Ercan 10 Mayıs 2009 Paylaş 10 Mayıs 2009 Selahattin Eyüboğlu Özdemir Asafı görünce hep şunu dermiş : "Onu bir daha oku". Şimdi size hasır altından çıkartacağım şiirlerimden birini yazacağım. Bunu tam 17 yıl önce üniversitede iken yazmıştım. ERCİYESTEN NERGİSE Bir sis çöktü kocaman Bir kara duman sardı gök kadar Öyle kapladılar ki Bırakmaz oldular Kıpırdayamaz oldu Erciyes dağı Belki bin yıldır Bakamıyordu biricik Nergisine Kaldırdı kafasını öyle bir baktı ki Eteğinde boynunu büktü Nergisi UTANDI. Kaldırdı başını o da baktı. Bir kıpırdanma oldu Erciyeste Yanmaya başladı içi Sevmeye başladı eteklerini Ayağa kalktı püskürmeye çalıştı. Püskürdü püskürdü püskürdü... Yaktı herşeyi Yaktı her yeşili, her varlığı Dokunmadı dokunamadı Biricik NERGİSİNE Erciyes Kadar Kocaman yüreği kadar .... Abdullah ERCAN 20-05-1992 Yorum bağlantısı
Hacı Erdinç 10 Mayıs 2009 Paylaş 10 Mayıs 2009 dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir her sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünkü bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa bitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitse ama bir tufan az mı gelir yoksa yine de yırtılan ve parçalanan birşeyler olmalı mutlaka hiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kent ne kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzü gidenler nerde kaldılar, özledim gülüşlerini bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki onlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlanan kadınları güzelleştiren herhalde onlardı ' tükürsem cinayet sayılır' diyordu birisi tükürsek cinayet sayılıyor artık ama nerde kaldılar, özledim gülüşlerini onların uzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklara tek yaprak bile kımıldamıyor nedense ve tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlar alnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyor kanımın pıhtılarında güllerin serinliği ve fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudaki dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük yaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorum okuduğum bütün kitaplar paramparça çıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başıma bir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kent bulvar kahvelerinin önünden geçiyorum sırnaşık aydınlar, arabesk hüzünler bir gazete sayfasında sereserpe bir yosma sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor ve ne zaman yolum düşse vurulduğun yere kızgın bir halka oluyor boynumda o sokak hüznü yalnız atlarımız duyuyor artık biz çoktan unutmuşuz böyle şeyleri ama içimde bir sırtlanın dalgın duruşu ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük içimde zaptedilmez bir kırma isteği dizginlerini koparan bir at sanki bu soluksoluğa kalıyorum her sonbahar ve sevgilim ne zaman hoşgörülü olsa bir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorum bütün gençliğim böylece geçip gitti işte ama hala bir şeyler var vazgeçemediğim hangi duvar yıkılmaz sorular doğruysa birgün gelirsek hangi kent güzelleşmez şiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldı geri almıyorum külleri yangınlar çıksın diye devriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndür sorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokak ve dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcük dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün ahmet telli Yorum bağlantısı
Çağdaş İbiş 13 Temmuz 2009 Paylaş 13 Temmuz 2009 Uzun süredir hiç birşey yazılmayan bu konuya uzun bir süredir çektiğim acıyı, yaşadıklarımı, beni bana en iyi anlatan ADAM'ın, Cemal Süreya'nın şiirlerini eklemek istedim, umarım beğenirsiniz. Biliyorum Sana Giden Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım Ben artık adam olmam bu derde düşeli Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda; Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım Bu böyle pek de kolay değil gerçi... Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; Bunun verdiği mutluluk da az değil ki Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem, Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi: Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri CEMAL SÜREYA Aşk.... Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git. Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz Sanki hiç olmamıştı Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti Çünkü iki kişiydik Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra Sonrası iyilik güzellik. CEMAL SÜREYA Yorum bağlantısı
Hüseyin Solum 13 Temmuz 2009 Paylaş 13 Temmuz 2009 (düzenlendi) Gül Yaprağındaki Çiğ Damlam Görmeni istemezdim beni böyle Böyle saç sakal karışmış. Böyle perişan. Bir elimde cigaram. Ardı ardına içime çektiğim senssin. Dökülüyorsa kağıdıma göz yaşlarım. Ondandır, kelimelerin bu kadar ıslaklığı, Ondandır mürekkebin böyle dağılışı. Göremesemde ela gözlerini Bilirim ışıltısını. Hep karanlık gecelerimi odur aydınlatan. Tanır onlar beni. İnanmazsan bir sor onlara beni... Bir sor onlara Ben; Varol Hüseyin SOLUM 13 Temmuz 2009 tarihinde H tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Hüseyin Solum 20 Temmuz 2009 Paylaş 20 Temmuz 2009 Aşk Seninle Olmanın En Güzel Yanı Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek... Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni.. Ama sen hiç benimle olmadın ki... YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜRE Yorum bağlantısı
Muhittin Kaplan 20 Temmuz 2009 Paylaş 20 Temmuz 2009 Bu Aşk Üzerine Yazılan Şiirleri Bir türlü Sevemedim.. Yorum bağlantısı
Çağdaş İbiş 20 Temmuz 2009 Paylaş 20 Temmuz 2009 Yattığın yer gül gülistan olsun Can Baba, çook güzel şiir, çoook Yorum bağlantısı
Tülin Keskin 30 Ağustos 2009 Paylaş 30 Ağustos 2009 Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama, Yarım saat erkene kurulsun saatin.. Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin.. Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin, Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin. Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart Çek kızarmış ekmek kokusunu içine Bak güzelim kahvaltının keyfine.. Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile Sonra koş git işine, dünden, önceki günden, Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla, Ohhh şöyle bir hafifle... Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık, Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak Çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al.. Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, Sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı, Hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara, Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları, bardakları misafire Sizden ala misafir mi var bu dünyada... Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, Eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının.. Gece evinde, dostların olsun Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun, Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun? Ama en önce ve illa ki sağlık olsun !.. Can YÜCEL Yorum bağlantısı
Tülin Keskin 30 Ağustos 2009 Paylaş 30 Ağustos 2009 ötme BULBUL ötmeşen değil bağım anlamlı ve özel paylaşımların yapıldığı bu başlığa anlamsız msjlr yazmayalım MOD BEY Yorum bağlantısı
Tuna Aksu 23 Ekim 2009 Paylaş 23 Ekim 2009 Alırsın FORD Olursun CORD Seksen altı model araba aldım Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Ne zaman bindiysem hep yolda kaldım, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Fordun sayesinde hurdacı olduk, Tamirciye git gel artık yorulduk, Sonunda kapıya çektik kurtulduk, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Düzde iyi kaçar yokuşu aşmaz, İş yerine gider eve ulaşmaz, Satılıktır desem kimse yanaşmaz, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Kapısı kapanmaz, sinyali yanmaz, Kıllığı tutarsa tekeri dönmez, Bir binen korkudan bir daha binmez, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Yürüyeni iyi motor sıfırdı, Nasıl oldu bilmem dingili kırdı, Gitti de polisin yanında durdu, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Hayret ettim geçen farları yandı, Komşular itmekten bıktı usandı, Kulağım çınlasa, Ford beni andı, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Sigortası tamam ya muayene yok, Çevirmeye girme tali yola sok, Polis ceza yazar zaten para yok, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Binmezsem duramam, hastayım hasta, Arıza yapınca “alo ya usta” Ben kaldım da bugün yine Ulus ta Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Olmadık bir anda egzozu patlar Çocuklar korkudan dışarı atlar, Direksiyon bile aniden kitler, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Bagajı genişte koltuğu kırık, Kriko bozulmuş, stepne yarık, ÖTV gelmeden yaşlandı moruk Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Kaportası sağlam, boyası tamam Kalorifer dersen içeri hamam, Kışın bineceksen ona karışmam Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Dört milyar verirsen bu Ford senindir, Pazarlık yap canım fiyatı indir, Üç olsun arkadaş garip sevindir, Adı Ford’ tu kendi dert di başıma, Kadir ORAKÇI Aralık 2006 Yorum bağlantısı
Ali Gürsoy 13 Kasım 2009 Paylaş 13 Kasım 2009 (düzenlendi) Senin yolunda İki lafımdan bir tanesi sensin.. Seviyorum seni aşkım Sen bilmessin Sevmiyorsan beni git Gözüm görmesin Seni sevdiğimi unut kimse bilmesin... Yıkılsın dünya Koymaz ki bana Ölüm olsada sonundaa.. Sensiz mi? asslaa doymadım ki sana Ölümse ölüm olsun senin yolunda. İki lafımdan bir tansei sensin. Seviyorum seni aşkım Sen bilmessin Sevmiyorsan beni git gözüm görmesin.. Seni sevdiğimi unut Kimse bilmesin.. Yıkılsın dünya Koymaz ki banaa Ölüm olsada sonunda.. Sensiz mi? asla doymadım ki sana Ölümse ölüm olsun senin yolunda.. Yakup Ekin 13 Kasım 2009 tarihinde Ali G tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Amaç Keskin 12 Haziran 2010 Paylaş 12 Haziran 2010 Eski plaklarımın arasından çıktı, zülfü okuyor, pek beğenirim: Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatin düşmanı. Bursa da havlucu Recebe, Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman, fakir köylü Hatçe kadına, Irgat Süleymana düşman, sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman, vatan ki bu insanların evidir, sevgilim, onlar vatana düşman... Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına: - çürüyen diş, dökülen et-, bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler. Ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet.... Nazım Hikmet-1945 1 Yorum bağlantısı
Emre Demir2 12 Haziran 2010 Paylaş 12 Haziran 2010 YARIM KALDIM Belki o günlerdeki neşem yok, huzursuzum artık belki, ama gittiğinden beri boynum bükük zamana, hayallerin gölgesinde yaşamak kolay değil bahar gözlüm! Çok zorlanıyorum! AYAKTA DURMAM GURURUMDAN! İlk kez kollarında aşkı öğrenen çocuk değilim artık, oysa ilk sevişmemdin sen, son olduğunu sandığım. Seni unutmak için sevişmeleri gölgeledim! Gittiğinden beri karanlıklara dost oldum! Büyüdüm kadınım, sensiz... BÜYÜDÜK DE NE OLDU! Hayallerimizdeki evi kurdum bu arada, sensiz, lila renginde bir odam var artık, planladığımız gibi! Sensiz oturuyorum saatlerce o odada. Sadece o odaya bilerek hiçbirşey koymadım, ne televizyon, ne süslü eşyalar. Yalnızca karşılıklı iki koltuk eflatun... Birinde oturuyorum saatlerce, varmışsın gibi davranmaktan yoruldum artık! Kimse oturmayacak o koltuğa, gelmeyeceğini bile bile BİR DİLEK TUTTUM, bekliyorum sadece... Sana kızmıyorum, sen benim yaşamam gerekendin, kaderimdin. Gitmen acı oldu ama GİT BAHAR GÖZLÜM! AŞK YÜREK İSTER diyen biz, neye yenildik, kime yenildik! Olsun kadınım... BU DA SENDEN OLSUN! Sigarayı azaltamadım, oysa sana söz vermiştim ama, aksine fazlalaştı dumanlarım. Bu aralar bir şarkı takıldı dilime; demiş ki: BİLSEYDİM RUHUNUN SATILIK OLDU Yorum bağlantısı
Kuzey Kaya 12 Haziran 2010 Paylaş 12 Haziran 2010 Yaz henüz gelmişti ben ayrıldığımda, Kaç vakit oldu,kaç ay,kaç yıl,kaç asır evimden ayrı... A benim ruhumun teri memleketim; Dünyayı verseler değişmem çayırındaki bir çiğ tanesine, Meğer gurbet dediğin,mahpuslukmuş güneşli avlularda,yaşanırmış öylesine... Dönüşümde ne bulurum bilemem, Bildiğim;döneceğim ey verilmiş sözüm,edilmiş yeminim,elbet birgün döneceğim... Yıl kaç olur,hangi mevsim bilemem, Elimde takvim yapraklarından güller,gözümde bir çocuk,saçlarımda kar... BUNCA ACIYI BOŞA ÇEKMEZ HİÇ KİMSE; ve BUNCA ÖLÜMDEN KOLAY DÖNÜLMEZ,BU KADAR SEVMEYİNCE.... Asker olduğum için bana çok anlamlı gelen parça arasındaki kıs bi şiir 1 Yorum bağlantısı
R.Bahadır Irmak 14 Haziran 2010 Paylaş 14 Haziran 2010 Sus "Hayır sus!.. Gitmeni anlarım ama sus!.. Bahanelerini cüzdanına kaldır... ...Gitmek zorundayım'la başlayan cümlelerini ağzının içine topla... Küçükken öğrenememişsin!.. Ağzında yalan varken konuşma..." Yorum bağlantısı
Muhittin Kaplan 11 Temmuz 2010 Paylaş 11 Temmuz 2010 Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hil Yorum bağlantısı
Recommended Posts