İçeriğe Yönlendir

Almanya'da Yaşam


Mustafa Yenigün

Recommended Posts

Eyüp Çetin
Mustafa Yenigün yazdı:

 

Bir ara şöyle bir karar yayınlandı Resmi Gazete'de.

 

https://www.indyturk.com/node/339486/ekonomi̇/yurtdışından-bakım-ve-tamire-gelen-otomobil-sahiplerinden-600-euro-ücret

 

Nasıl takip edecekler, kimden nasıl alacaklar muamma ama devletimiz demiş ki, 2000 Euro'dan az bırakıyorsan, 600 daha bırakacaksın :)

 

Yav bir bu kaldıydı zaten. 😳

Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Mustafa Yenigün yazdı:

Bir ara şöyle bir karar yayınlandı Resmi Gazete'de.

bugün de fotokopide tasarruf kararı yayınlandı, oluyor öyle yayınlar. Gazete okuyan da pek kalmadı .

Yorum bağlantısı
Hamit inan
Çağlar Bayur yazdı:

ilk ayak basışımın 3. gününde ceza yiyordum, zıpkın gibi 17 yaşlarımdayım, bisiklet/havuz gez gez sıkıldım , kaldığımız evde işlere yardımcı olayım dedim, mutfaktan çöpleri aldım attım, 2 saat sonra tüm çöp sepeti boşalttık. neymiş cam şişe  ile konserveleri aynı poşete koyup atmışım :rofl:

komşular fark etmeden geri dönüşüme uygun halde atılmalı imiş... garaj kirlenmesin diye kaldırıma çıkardım araba yıkayacağım :police: yasak, sok geriye garaja...

 

Tam benlik memleket :)

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
O.Yücel Çetin

Bilgiler güzel, emekler için teşekkürler. Orada da elektriğe yüzde 15 zam geldi mi bugün? :) 

  • Mutlu 3
Yorum bağlantısı
Eren Gökmen
Osman Yücel Çetin yazdı:

Bilgiler güzel, emekler için teşekkürler. Orada da elektriğe yüzde 15 zam geldi mi bugün? :) 

Zam degildir o. Kur duzenlemesidir :D Alamanyada kur duzenlemeye gerek yok. Bu ara korona duzenlemesi konusuluyor

Yorum bağlantısı
m çöp sepeti boşalttık. neymiş cam şişe  ile konserveleri aynı poşete koyup atmışım
geri dönüşüm işindeki hastalık hyprmilcilerde yoktur
 
arkadaşımın eşi üniversiteden beri bizi bu işe ikna etmeye çalışır . önemli ölçüde ettide özellikle plastik şişe ve cam şişelerde dikkate alıp uyguluyorum fakat işin manyaklık boyutunda olanlar var.  geçen hafta piknikte çöpleri yine 4 ayrı çöp poşetine doldurdu bagaja koydu gayrettepe ye götürdü orda var evlerinin yakınında malzeme cinsine göre ayırarak atılan çöp konteynerları . yaklaşık 10 senedir uğraşıorz bu işle [emoji3] 
  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Ali Gök yazdı:

bagaja koydu gayrettepe ye götürdü orda var evlerinin yakınında malzeme cinsine göre ayırarak atılan çöp konteynerları . yaklaşık 10 senedir uğraşıorz bu işle emoji3.png 

komşiiii, okulun alt sokağında var

Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek
Çağlar Bayur yazdı:

ilk ayak basışımın 3. gününde ceza yiyordum, zıpkın gibi 17 yaşlarımdayım, bisiklet/havuz gez gez sıkıldım , kaldığımız evde işlere yardımcı olayım dedim, mutfaktan çöpleri aldım attım, 2 saat sonra tüm çöp sepeti boşalttık. neymiş cam şişe  ile konserveleri aynı poşete koyup atmışım :rofl:

komşular fark etmeden geri dönüşüme uygun halde atılmalı imiş... 

 

 

Tabi düzgün poşetlemek lazım.. Biz satın alıyoruz onları. 

  • Mutlu 1
Yorum bağlantısı
Muhammet Ali Deli
Mustafa Yenigün yazdı:

Aynı firmada maksimum deneyimli yönetici ise teorik olarak 8500 Euro brüt kazanca sahip diyebiliriz. Deneyimsiz yönetici için hesaplarım doğruysa, 5900 Euro brüt diyebiliriz.

Yöneticiler bir noktada daha şanslı, çünkü 40 saatlik sözleşmeye sahip olabiliyorlar. Bu durumda yukarıda yazdığım maaşları 35’e bölüp 40’la çarpabiliriz. Yani minimum maaş 6750 brüt – maksimum ise 9700 brüt oluyor.

 

Yazının tamamını okudum bilmeyen merak edenler için faydalı bilgiler vermişsiniz elinize sağlık. 

Fakat eklemek istediğim bir şey var. Türkiyede yönetici olarak sabit 13 bin TL alan bir arkadaş var tanıdık primlerle her ay 20 binleri geçiyor fakat alman yöneticinin 9700 Euro ile aldığı şeylerin 3te2 sini filan alabiliyor hatta şu an yarısını alamıyor.. Anlatmak istediğim şey maaşlar veya maaş sistemi aynı bunu biliyoruz. Fransa'yı İngiltereyi kendi sistemleriyle düşününce (euro - tl ayrımı değil her ülkeyi kendi para birimini esas alarak) bizim asgari ücret 2800 iken bu ülkelerde 2000 Euro küsür. Ama adam bu parayla 6 ay taksitle araba alabiliyor.. 

 

Maaş önemlidir ama maaştan ziyade alım gücü önemli. 

 

Geçmişte bu ülkede 400-500 TL idi asgari ücret ama 3 çocuk okutup evini geçindirebiliyordu insanlar..

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Mustafa Yenigün
(düzenlendi)

Evet, kaldığımız yerden devam edelim. Bugün biraz ev konusundan bahsedeyim. Konunun sonunda yazmam gereken şeyi baştan yazıyorum. Büyükşehirde ev bulmak çok ama çok zor. Bulmak derken emlak sitelerindeki ilanlara girip ev bulmak değil tabii ki, eve talip olup o evi kiralayabilmek ve şaşırtıcı gelecek biliyorum ama satın alabilmek. Bu arada merkezi ya da canlı bölgelerden de bahsetmiyorum, merkeze 40 kilometre mesafeye kadar bu durumu yaşayabilirsiniz. Yani evet, şanslı değilseniz burada paranızla rezil olabilirsiniz.

 

Peki neden böyle? Öncelikle burada imar konusu çok sıkı takip ediliyor, önceden arsa ya da park olup da sonradan bir anda imara açılan bir yer olmuyor pek. Bu durumda da ancak eski binaları yıkıp yenisini yapabilirsiniz, bu durumda bile zaten çıkabileceğiniz kat sayısı belli, eksilen konut sayısı ile katılan konut sayısı arasında bir fark olmuyor. Bölgesel yönetimler durumun farkında ama bir şey de yapamıyorlar.

 

İkinci konu ise, insanlar burada hayat tarzlarını veya alıştıkları düzeni değiştirmeye çok açık değil. Örneğin şu anda çok fazla emekli olan ve (farklı şehirlerden göç edip) onların yerine işe alınanlar olsa da, şehirden giden çok az 😊 Evet, burada da yazlık alanlar var ama emekliler evi satıp komple yazlığa gitmiyorlar.

Yeni yapılan bina hiç mi yok, tabii ki var, ama kesinlikle şehirdeki barınma ihtiyacını karşılamıyor.

 

Bu durum aslında sanırım son 5-6 yıldır falan var. Bunu da konut kiralarındaki ani artıştan anlayabiliyoruz. Belli bir noktaya kadar piyasa çok sakinken, aniden dikine bir artış başlamış. Bu da aslında bölgede bulunan birçok firmanın sürekli büyümesi, yeni istihdam, istihdama bağlı bölgeye göç ve bu çalışanların çılgınlar gibi kiralık ev araması sonucunda ortaya çıkmış. Bu durum tabii ki ev sahiplerinin yararına olmuş, yüzüne bile bakmayacağınız bir eve bile 50 kişi başvurunca kiralar bir anda uçmuş. Bir ara buna devlet el koyacaktı, çünkü burada bahsettiğimiz artış mantık dışı, böyle olunca da devlet kiralık dairelere eksper gönderip istenebilecek maksimum kirayı belirleyecekti, maalesef yalan oldu.

 

Bu sistem kendi içinde öyle bir duruma gelmiş ki, bir ev bulan aşırı zorda kalmadığı sürece o evden çıkmak istemiyor, bu nedenle yüksek talebe karşın emlak sitelerinde çok daha az ilan oluyor, hadi diyelim evdeki kiracı çıkıyor, ev sahibi kirayı direk olarak bölge rayicine çekiyor. Diyeceksiniz ki, normal kardeşim bu, Türkiye’de de böyle.

 

Evet ama buradaki sorun şu, enflasyon oldukça düşük, buna paralel olarak maaşlara zam çok düşük, harcamalar da sabit, kısacası gelen belli giden belli, bu nedenle de zaten maaşınızın sadece belli bir oranını kiraya ayırabilir durumdasınız. Bu da şu anlama geliyor, kira için ayırdığınız bedel her geçen gün çok daha küçük bir daireye yetebiliyor oluyor. Aynı bina içinde başka bir daireye geçerken bile eskiden 600 Euro kira öderken bir anda 1000 Euro ödemek zorunda kalıyorsunuz.

 

Tekrar hatırlatmak istiyorum, bu noktadan sonra anlattıklarım, talebin fazla arzın az olduğu, yani kiralık evlerin altın değerinde olduğu büyükşehirler için geçerli. Küçük bir şehirde ya da bir köyde bu kadar zorluk yaşanacağını düşünmüyorum.

 

Neyse, başa gelen çekilir dedik ve kiralık ev aramaya başladık ve ilan bulduk, başvuruyoruz diyelim. Kiralık ev sahibinden ya da emlakçı üzerinden kiralanabiliyor olabilir. Emlakçı üzerinden kiralanması durumunda, emlakçı provizyonunu burada ev sahibi ödüyor.

 

“Merhaba, evinizi beğendim, tutmak istiyorum, ne zaman görebilirim” diye bir mesaj yollarsanız, muhtemelen cevap bile alamayacaksınız. Yapmanız gereken, aynen işe başvurur gibi kendinizi tanıtan bir önyazı yazmanız. Çünkü o ilana ilanda resim olmasa bile onlarca, eğer ev güzelse belki 100 kişi başvurdu.

 

Bu nedenle kimsiniz, ne iş yaparsınız, iş sözleşmeniz süreli mi sınırsız mı, evli misiniz, çocuğunuz var mı, sigara kullanıyor musunuz, evde hayvan besliyor musunuz gibi soruları bir mesajda güzelce cevaplayıp, iletişim numaranızı da ekleyip eve talip olduğunuzu kendisine iletiyorsunuz. Böylece kendini tanıtmayan tüm arkadaşların önüne geçme ihtimaliniz oldu. Bitti mi? Bitmedi. Eğer varsa (ki olmalı..) düzenli gelirinizi, düzenli kira ödemelerinizi, kredi notunuzu gösteren belgeleri de ekliyorsunuz.

 

Bazen ilanın altında kendinizi tanıtmanız için doldurulması gereken bir ek belge oluyor. Yukarıdaki bilgilerin haricinde, örneğin çalıştığınız şirkette ne kadar süredir çalıştığınızı, neden ev değiştirmek istediğinizi, hangi enstrümanları çaldığınız 😊 gibi bilgileri doldurup, “yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu garanti ediyorum” metninin altına güzelce imza atıp, gelecekte ev sahibi ile bu bilgilerin doğru olmaması gibi bir problem yaşamanız durumunda kullanılabilecek bir belge vermiş oluyorsunuz. Bu belge her ev sahibi tarafından istenmese de, seçici ev sahipleri genelde istiyor. Eğer arada emlakçı varsa, tüm adaylara ait bilgileri aynı belge formatı ile ev sahibinin önüne koyabilmek için de isteyebiliyor. Enstrüman konusu da şaka değil bu arada, kanuni olarak günlük belli bir süre hobi olarak enstrüman çalma hakkınız var ama enstrüman tipine göre ev sahibi komşularla problem yaşayacağınızı düşünerek evi size vermeyebilir. Neyse, her şeyi toparladık yolladık diyelim.

 

Evet, ev sahibinin veya emlakçının dikkatini çekecek standartlarda biriyseniz, artık bir geri dönüş alma şansınız oldu. Buradaki en önemli kriter genel olarak düzenli ve kesin bir gelirinizin olması oluyor. Burada kiracıyı çıkarmak kanunen çok zor olduğu için ev sahipleri öncelikle bu konuyu garanti altına almak istiyor.

 

Telefonla ve mesajla size evi görebileceğiniz bir tarih ve bir saat bildirecekler. Giderken yanınızda yukarıda yazdığım belgelerin orijinal ya da kopyalarını da götürmenizi isteyebilirler.

 

Şu anda evi tutmaya çok yakın olduğunuzu düşünebilirsiniz ama aslında evi görmesine izin verilen adaylardan sadece birisisiniz. Evi gidip göreceksiniz, arada emlakçı varsa karşılıklı soru-cevap yapılacak, eğer evi beğendiyseniz ve emlakçı da sizi ev sahibine tavsiye edecek kadar uygun bulduysa, ev sahibinin önüne belgeleri ulaşacak birkaç adaydan biri olacaksınız. Duruma göre, ev sahibi adaylar arasında 2-3 kişi arasında kalırsa, bazen tekrar davet edip kendisi de yüzyüze görüşebiliyor.

 

Eğer arada emlakçı yoksa, ev sahibi kendisine ulaşanları zaten kendi beklentilerine göre bir öncelik sırasına koyup, sonrasında ev gösterimini kendisi yaptığı için bazı şeyler biraz daha hızlı ilerleyecek.

 

Her şey yolunda gittiyse, birkaç gün içinde bazen aynı günün akşamı geri dönüş alırsınız ve evin size verilip verilmediği bildirilir. Sonrasında kontratı imzalamak üzere bir araya gelirsiniz.

 

Depozito genelde 2 ya da 3 kiradır. Son zamanlarda “depozito sigortası” diye bir olay da var, senelik belli bir bedel karşılığı eve depozito ödemeden giriyorsunuz, sizden kaynaklı sorunlar durumunda sigorta ev sahibine depozitoyu garanti ediyor. Ancak tüm ev sahipleri bu sistemi kabul etmiyor.

 

Bu konunun da sonuna gelirken, konu başına bir geri dönüş yapmak istiyorum. Kiralık evlerde eğer arada emlakçı varsa, emlakçı komisyonunu ev sahibi ödüyor demiştim. Buna karşın, ev aramaktan bıktıysanız ya da şirketiniz size bu konuda ekonomik destek veriyorsa, aradığınız bir bölgede bir emlakçıya ulaşıp kriterlerinizi bildirip ve bu hizmetin ücretini ödeyip size uygun bir ev bulmasını talep edebilirsiniz. Bu durumda emlakçı size ilk başta elindeki daireler için, eğer onlar olmazsa sonrasında farklı daireleri göstermek üzere ulaşacaktır. Bu durum sizi, bir daireyi beğendiğinizde o daire için ev sahibinin önüne gitmeyi garanti edecektir ancak son karar ev sahibinindir.

 

Son olarak da “Kehrwoche” denilen olaydan bahsedip konuyu kapatalım. Genelde güney Almanya tarafında, en azından benim de yaşadığım Baden Württemberg eyaletinde olan bu uygulama, binanın ve binaya ait çevrenin temizliğinin binada yaşayanlar arasında sıra ile yapılması anlamına geliyor. Yani kiralayacağınız bir evde aidat içinde bu bahsettiğim hizmetler dahil olabilir ve bir firma tarafından yapılıyor olabilir. Ancak özellikle kat ve daire sayısının az olduğu binalarda genelde bu anlaşma yapılmamış olur. Bu da bina sakinlerinin ellerine düzenli periyotlarda süpürgeyi alıp binayı süpürmesi, paspaslaması, bahçedeki otları biçmesi, kışın kar küremesi, buz kırması anlamına gelir. Basit görünse de ciddi bir iştir, çünkü yapamayacağınız zamanlarda (örneğin izin gibi) binadaki başka bir sakinle anlaşıp sıra değiştirmeniz gerekir. Bu konuyu çok ciddiye alan komşularınız varsa (ki genelde bu sistemin bulunduğu binalarda olur), sıranız geldiği halde temizliği yapmazsanız, komşularınız sizi rahatça karakola şikayet edebilir. En kötüsü ise, sıra sizde iken bina önünde kar / buz temizliği yapmazsanız ve birisi bundan dolayı yaralanırsa, size de şimdiden geçmiş olsun diyebiliriz.

tarihinde Mustafa Yenigün tarafından düzenlendi
  • Beğen 8
Yorum bağlantısı
Mustafa Yenigün
Muhammet Ali Deli yazdı:

 

Yazının tamamını okudum bilmeyen merak edenler için faydalı bilgiler vermişsiniz elinize sağlık. 

Fakat eklemek istediğim bir şey var. Türkiyede yönetici olarak sabit 13 bin TL alan bir arkadaş var tanıdık primlerle her ay 20 binleri geçiyor fakat alman yöneticinin 9700 Euro ile aldığı şeylerin 3te2 sini filan alabiliyor hatta şu an yarısını alamıyor.. Anlatmak istediğim şey maaşlar veya maaş sistemi aynı bunu biliyoruz. Fransa'yı İngiltereyi kendi sistemleriyle düşününce (euro - tl ayrımı değil her ülkeyi kendi para birimini esas alarak) bizim asgari ücret 2800 iken bu ülkelerde 2000 Euro küsür. Ama adam bu parayla 6 ay taksitle araba alabiliyor.. 

 

Maaş önemlidir ama maaştan ziyade alım gücü önemli. 

 

Geçmişte bu ülkede 400-500 TL idi asgari ücret ama 3 çocuk okutup evini geçindirebiliyordu insanlar..

 

Aslında detayları verirken mümkün olduğu kadar belge ve sayılarla konuşmaya ve Türkiye ile karşılaştırma yapmadan yazmaya çalışıyorum. Konuyu açmaktaki amacım, burada ortalama ne kazanılıyor, elde ne kalıyor, bununla neler yapılabilir, yavaş yavaş bunları anlatmak. Bunun içinde iki farklı örnek vermeye çalıştım. Birisi devletin sunduğu verilere göre, ülke ortalaması olan 3900 Euro kazanan kesim. Harcamalar ev kirası hariç, az çok aynı oluyor. Bu kişi zaten büyükşehirlerden birinde yaşıyorsa, kirası da benzer olacaktır.

 

İkinci örneği de içinde bulunduğum için bildiğim ve aslında burada çok fazla yaşayan deneyimli / deneyimsiz mühendis örneği ile vermek istedim, çünkü yazılan kazançların dışında çok daha fazla ya da az kazanan örnekler olsa bile, ortalama kazançları bu şekilde. Böylece merak eden herkes, basit bir iki hesapla elde ne kalıyor hesaplayabilir.

 

Alım gücü konusuna katılıyorum, zaten bu yüzden buradayım :) 

 

Yönetici örneği vermemin nedeni de, burada deneyimli bir mühendis ile bir yöneticinin eşit / yakın kazanabileceğini göstermek. 9700 Euro örneği olabilecek en uç örneklerden biri. 40 saat sözleşmeli ve aşırı deneyimli olmalı. Bu durumda bile sistemin tanımladığı üst sınır bir maaş bu.  Ulaşılması oldukça zor bir maaş bir yönetici için. Bu nedenle, ortalama olarak deneyimli bir mühendise yakın kazandıkları için çoğu kişi yönetici olmak istemiyor. Belli bir saatte mesaiyi tamamlayıp sorumluluğu geride bırakmak varken, biraz daha fazla kazanmak için bir de yönetim sorumluluğu almak istemiyor kimse.

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek

Resmen gelmeyin, bu şehire bu kadar adam yeter demişler.

Gelsinler de onlara imara açmayı öğretelim. :)

  • Mutlu 1
Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek

Bir maaşla kaç kw elektrik alabildiğimiz önemli

Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur

koca müyendis, elinde süpürge , apartman mı paspaslayacakmış pehhh..

vesile ile avrupa hürriyet: çarpım tablosunu önüne koyar, işine gelen işlemleri yazar, ama 2x2=5 diye yazıp ısrar da edebilir...

Yorum bağlantısı
Mehmet Göktürk

bizde kendi çimini (varsa) biçen yabancıda ise biçmeyeni eleştiriyor mahalle.

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Ali Darbaz
(düzenlendi)

:( Yorumsuz... :( 

 

AM-JKLXl1N42PhqsTQb_o-1lJSuEq1prOzNnNRlx

tarihinde Ali Darbaz tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek

Nooldu ?

ikisi aynı para diye mi üzüldün :)

 

  • Beğen 1
  • Mutlu 4
Yorum bağlantısı
Ali Darbaz
Mehmet Ozyurek yazdı:

Nooldu ?

ikisi aynı para diye mi üzüldün :)

 

 

Adamın arabası benim evin borcu ve Cruze alış fiyatı ile aynı para. :( 

Yorum bağlantısı
Evren Erakçora

Düzenimiz var ondan gelmiyoruz, yoksa cennet buralar:)

  • Beğen 2
  • Mutlu 3
Yorum bağlantısı
Ahmet Gül
Evren Erakçora yazdı:

Düzenimiz var ondan gelmiyoruz, yoksa cennet buralar:)

Aekadaşlarla aramızda bir numaralı şaka bu 😊 Bazen bir şeyler şikayet edilince ''Dön kardeşim geri seni zorla mı tutuyorlar" diye espiri yapıyorum. Rutin cevap: Yav aslında döneceğiz de yiyenim, düzenimizi gurmuşuz bi kere 😁

  • Beğen 1
  • Mutlu 3
Yorum bağlantısı
Eyüp Çetin
Mehmet Ozyurek yazdı:

Nooldu ?

ikisi aynı para diye mi üzüldün :)

 

 

Servet Aydın yazdı:

Soldaki daha az yakıyor

 

Ben de arabası çok yakıyor diye BMW'nin sahibine üzüldü zannettim.

  • Beğen 2
  • Mutlu 1
Yorum bağlantısı
Yurdaer Elay
Ahmet Gül yazdı:

Aekadaşlarla aramızda bir numaralı şaka bu 😊 Bazen bir şeyler şikayet edilince ''Dön kardeşim geri seni zorla mı tutuyorlar" diye espiri yapıyorum. Rutin cevap: Yav aslında döneceğiz de yiyenim, düzenimizi gurmuşuz bi kere 😁

 

En çok endişe ettikleri bence sosyal devlet anlayışının bizde olmaması.. Kısaca oradan ne kadar şikayet ederlerse etsinler, Türkiye'ye göre daha refah yaşıyorlar. 

Genelleme yapmadan söylüyorum.. Bir de ikiyüzlü olmasalar keşke. Orada demokrat, sosyalist, buraya gelince muhafazakarın milliyetçinin önde gideni.

  • Beğen 6
Yorum bağlantısı
Çağlar Bayur
Ahmet Gül yazdı:

Rutin cevap: Yav aslında döneceğiz de yiyenim, düzenimizi gurmuşuz bi kere

her tür yardımı yaparız kamyon yollar eşyalrıını ellerimiz ile taşırız buyursunlar gelsinler

  • Beğen 1
  • Mutlu 1
Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...