Skor Tablosu
Popüler İçerik
07-08-2019 'den beri en çok beğeni alan içerik
-
Girişi şöyle yapalım, “ Olay aslında petrolün bulunması ile başladı” filan diyerek olaya bir mistik hava katıp oradan yürümek olurdu ama bana sıkıcı geliyor, ben realist biriyim. Fazlaca insanları boğmaya gerek yok işin bizi ilgilendiren tarafını anlatacağım. Madeni yağ adı üstünde maden den elde ediliyor, bu madenin en büyük dilimi petrol, daha önceki akaryakıt nedir konusunda bir varil petrolden elde edilen ürünler kısmında değinmiştim. Şimdi bütün yağlar petrolden mi üretiliyor hayır diğer bazı madenlerden üretilenleri de mevcut, örnek bor yağı vs. Motor yağı, toplayıcı bir açıklama ile bir teknoloji demek, firmaların petrolden birkaç çeşit olarak elde edilen baz yağları kullanarak elde ettikleri teknoloji, bu şu demektir eğer ki motor üreticisinin standartlarını başka bir madenin yağı karşılamış olsa oda kullanılabilir. Aramızda elektrikli aracı olan var mı bilmiyorum hibrit belki olabilir ama hepimizin araç motorları içten yanmalı motor. Ne olduğunu hepimiz biliyoruz, motorun içinde akaryakıtın yakılarak hareket etmeyi sağlan mekanizmalar topluluğu. Motorlar uzun yıllar çalışmalar deneyler şunlar bunlar derken üretildi ve halkın kullanımına sunuldu, üretim esnasında küçük bir pürüz vardı sürtünme. İki metalin birbiri ile sürtünmesi ile meydana gelen aşınma ve ısıyı mecburen azaltmak veya bir oranda stabil tutmak gerekiyordu, ısıyı sabit tutmak için zamanla motor bloklarına kanallar açıldı ve radyatör ile sistem içinde su devir daimi yapıldı ve metal soğutuldu. İkinci pürüz aşınmayı çözmek gerekiyordu yoksa motorların ömrü çok kısa oluyordu. Bu da acayip bir maliyet çıkartıyordu ortaya ve petrolden üretilen yağlardan çeşit çeşit kullanılmaya ve test edilmeye başladı ama halen sürtünme çok yüksekti ve buna bir çare bulunması gerekiyordu, çok sayıda şirketler bilim adamları vs vs. derken. 19. Yüzyılın başlarında Charles Wakefield diye bir adam oturdu, kafa yordu, gece gündüz çalıştı saçı başı yoldu ve uçak motorları için dayanaklı motor yağı üretti, testini de Atlantik aşırı uçakta yaparak olayı kanıtladı, sonraları günümüze gelindiğinde artık bu teknoloji bizim motorlarımıza kadar ulaştı. Peki şimdi sıra geldi teknik detaylara girmeye… İçten yanmalı motorlu taşıtlarda, ilerde bunu kısaca motor olarak tanımlayalım. motor içindeki birbirine sürtünen yüzeylerin aşınmasını önlemek ve hareketli parçaların, yağlanması için, motor bloğu içinde hareket eden piston ile silindir arasında bir kaygan bir katman gerekli bunu motor yağımız sağlıyor. Video güzel, yabancı dil sorunu olanlar için altyazıları açabilirsiniz çeviri başarılı. Burada olayı ikiye ayıralım, benzinli motorlar, dizel motorlar şeklinde, benzinli motorlar “spark ignition” buji ile ateşlemeli, dizel motorları da “compressed ignition” basınç ile ateşlemeli şeklinde izah edelim, bu terimleri niye verdim ? Aşağıda kısaltmalar ile anlatacağım şeylerin anlaşılması açısından bir ön bilgi. Kocaman bir dünyada yaşıyoruz. Üretilen ürünlerin bu teknolojilerin, insanların kullanımına sunulması ve sanayileşmenin daha stabil hale getirilmesi amacıyla dünyada bu işler için belirli kurullar ve standartlaşma kuruluşları meydana gelmiş. Bu işleri yönetenler, durun bi arkadaş bu iş öyle olmaz her yağı her motorda kullanamayacağımız için bunları biz bir sınıflandıralım demişler. Sınıflandırma işlemi ülkeler arasında çeşitli isimler almış ve yapılan testler ve araştırmalar sonuncunda belirlenmiş. Motor yağlarının ambalajlarının üzerinde görülen aşağıdaki isimler ortaya çıkmış. Bu isimler o kurum veya kuruluşun baş harflerinden oluşmuş. SAE : Amerikan Otomotiv Mühendisleri Birliği API : Amerikan Petrol Enstitüsü ILSAC : Uluslararası Yağ Standartları ve Onay Komitesi ACEA : Avrupa Otomobil İmalatçıları Birliği MIL : ABD Ordusu Yağ ve Spesifikasyonları Standardı JASO : Japon Otomobil Standartları Organizasyonu Peki biz burada neredeyiz derseniz. Aslında hepsindeyiz aracınız nerede üretilmiş ise orasının standartlarını kullanırız, yani Amerikan arabası kullanıyorsanız SAE ve API değerleri önemlidir, Avrupa arabası kullanırsanız ACEA sınıfları uygundur diyebiliriz. Biraz daha detaya girelim, sınıflandırma işlemi yağın özelliklerine de bağlı aynı zamanda, kullanım alanı, kalitesi ve viskotize sınıfı şeklinde. Bir örnekle devam edeyim. Yağın ambalajının üzerindeki ürün tanımı ve özellikleri kısmında bazı kısaltmalar görürüz, yukarıdaki sınıflandırmadan oluşan harflerdir bunlar, daha yukarılara doğru yazdıklarımın arasında motorları ikiye ayırıp benzinli motor için “Spark Ignition” dizel motor için “Compressed Ignition” demiştik. Ürün bilgi etiketinin üzerinde yukarıdaki sınıflandırmanın alt kategorisi şeklinde bulunur, örnekle API-SJ gibi buradaki API = Amerikan Petrol Enstitüsünü SJ = S harfi benzinliyi ifade ediyor J harfi de 1997 yılında çıkartılmış benzinli motor gereksinimlerini karşılıyor demektir. Bu harf kategorilendirmesi, yıllar içinde üretilen motorların gereksinimlerine göre ilave edilmiştir. Yine örnekle, API-SJ = 1997 yılı benzinli motor gereksinimlerini ifade eder API-SL = Temmuz 2001 den 2002 yılı üretilen motor gereksinimlerini ifade eder API-SM = Kasım 2004 den sonrakiler API-SN = 2011 sonrası olan araçları ifade eder Yukarıdaki sınıfların daha da detayları var ama oraya fazlaca girmiyorum, bilinmesi gereken birkaç nüans var, misal 1997 model aracınız var alacağınız yağın en az API-SJ standardında olması gerekiyor ondan sonraki çıkan yağlar bir öncekinin de özelliğini taşır, yani SM serisi yağ alırsan 97 model aracında kullanabilirsin, fakat 2011 model aracın var ise SJ kullanmak tavsiye edilmez. Kısaca niye tavsiye edilmez çünkü 97 yılında üretilen benzin ile 2011 yılında üretilen benzinin kimyasal özellikleri aynı değil SN motor yağı etanol içeren yakıtların tepkimesine de dayanıklı hale getirilmiştir, aynı zamanda 2011 model araçtaki turbo da koruma sağlar. Benzinli tamam sıra dizelde, S ler benzinliyi, C ler dizeli sembolize ettiğine değindik. C sınıfının ne anlama geldiğine de küçük örnekle devam edelim. API-CF = 1994 yılında üretilen yüksek kükürtlü yakıt kullanan, endirek enjeksiyonlu, turboşarjlı ve süperşarjlı dizel motorların gereksinimlerini ifade eder. Burada bir tane örnek verdim ama C sınıflandırması baya kalabalıktır, çünkü yüksek kükürt oranı, emisyon değerleri, motorun yüksek sıcaklık veya düşük sıcaklıkta çalışması, ağır arazi şartları, yatak korozyonunu önleme gibi bir çok parametre devreye girmektedir. Yani API den sonra gelen S ve C harflerinden sonra gelen harfler alfabetik sıraya göre ilerlediği zaman aldığınız motor yağının kalitesi de yükselmektedir. Özetle buradan şöyle bir sonuç çıkartabiliriz, motor içindeki yakıt yandıktan sonra geriye bıraktığı kalıntı ne kadar çok ise motordaki yağın da o kadar teknolojisi yüksek oluyor. Yani teknolojisi en yüksek yağ dizel yağları, ikinci olan benzinli yağları, üçüncü olanda lpgli yağlarıdır. Yağ satılan yerlerde görmek mümkündür, bazı yağ bidonlarının üzerinde 10w/40 lpg, 10w/40 diesel, 10w/40 benzin yazar, sonuç olarak lpg li motorlar için üretilmiş bir yağı, her ne kadar fiyatı uygunda olsa dizel aracınıza koymak tavsiye edilmez. Gelelim ACEA ya, yukarıda kelime anlamını yazdım, daha kolay anlaşılabilir terim ile Avrupa Standartları demek. ACEA kendi içinde sınıflandırmayı numara şeklinde yapar, A1-A2-A3-A4-A5 ve B1-B2-B3-B4-B5 şeklinde. A harfi benzinli motorları B harfi dizel motorları gösterir C harfi de hem benzinli hem dizel motoru işaret eder. ACEA bunları tek tek kullandığı gibi (ACEA-A1), birleştirerek de kullanabilir (ACEA-A1/B1), yukarıdaki mantık da burda aynı şekilde devam eder, yani ACEA-A2 özelliğindeki yağ ACEA-A1 in de içeriğini muhteva eder. Tamam kardeş yeter bu kadar, hava atma, sıkıldık, diyebilirsiniz fakat aşağıda örnekle anlatacağım motor yağı ambalajının teknik detayları anlamak için bir alt yapıya ihtiyacımız var. İşin bizim tarafına gelelim. Teknik detaylardan bana ne arkadaş, onları üretici düşünsün ben tüketiciyim ben para verdiğim ürüne bakarım şeklinde bir yaklaşımla devam edeceğiz. Yıl olmuş 2019 her alanda teknolojinin ilerlemesi aynı zamanda yağ sektöründe de olmakta, 2019 yılında spesifikasyonları karşılayan yağı alıp gönül rahatlığı ile kullanabiliriz. Yukarıda anlattım SAE diye bir kuruluş var. Bu kuruluş, uluslararası standartları ile motor yağının sınıflandırmasını rakamlar halinde viskotizesine (akışkanlık) göre isimlendirmiş, 0-5-10-15-20-25-30-40-60-70-90 gibi ve sonuna bir W harfi eklemiş W harfi İngilizcedeki Winter (kış) anlamında kullanılmış. Niye böyle peki, oturup bilim insanları demişler ki bu motor yağı konusu çok genel bir konu ve birçok parametresi var bunu tüketicilerin anlayabileceği şekle getirelim, kimyasalından girip tepkimesinden çıkmayalım, yağdaki en önemli husus nedir kayganlık ve akışkanlık bundan bir numaralandırma yapalım denmiş ve yapılmış. Raflarda gördüğümüz genelde 4 lt bidonlar halinde satılan üzerinde 5W/30 şeklide numaralar olan ürün bu şekilde oluşmuş. 5W demek kış ayında bu yağın 5 numara yağ özelliğini taşıdığı / den sonraki 30 da yaz aylarında 30 numaraya yağ özelliği taşıdığını ifade ediyor. Şimdi bizim binek araçlarımızda kullandığımız motor yağlarının üzerindeki bilgilerin ne anlama geldiğine bakalım. Aşağıdaki görselde Petrol Ofisinin, Ürünün logosunda Maxima yazıyor bu Po nun kendi ürüne verdiği isim, onun altında Dizel/Benzin yazıyor bunun doğruluğunu nasıl anlıyoruz. Karşıladığı şartnameler bölümüne API de S ve C harfinden ve ACEA A5/B5 yazmasından. FM nedir ? Ford Motor demektir, Şartnameler bölümündeki Ford un belirlediği standartı karşılıyor anlamındadır. 5W dedi kışın yağın akışkanlığı 30 dediği de yağın yazın akışkanlığı demektir. Yani dizel veya benzinli bir Ford aracınız var ise ve 5/30 yağ kullanıyorsa FM yi gönül rahatlığı ile kullanabiliriz. Konuya objektif yaklaşalım ve farkı markanın da teknik verilerini analiz edelim. Aşağıdaki yazılanlarda EDGE kelimesi Castrol ün ürününe verdiği isim PO daki Maxima gibi, 5w-30 u zaten biliyoruz. ACEA C3 gereksinimlerini karşılar diyor. C3 neydi hem benzinli hem dizel motorda kullanılabilir demektir. Uygulama bölümündeki VW 504 00 ve MB 229.31 kelime ve sayılarının anlamıda VW araçlarının ve Mercedes Benz araçlarının motor spesifikasyonunu karşıladığını ve bu motor üreticilerinin bu yağı onayladığını göstermektedir. Bu konuda soru cevap şeklinde bir yazı yazmayacağım, çünkü motor yağı işi çok genel kapsamlı bir konu ve parametresi epeyce fazla. Misal bir soru Peki beyefendi biz aracımıza ne yağ koyacağız ? Bu sorunun, aracın markası, modeli, motor tipi, motorun içindeki sızdırmazlık elemanları, yağ pompa durumu, conta vs, durumu, kullandığı yakıt, sürüş stili, kullanılan hava sıcaklığı ve şartları göz önüne alarak cevaplamak gerekir ki bu herkesin aynı marka model aracı olsa bile farklı cevaplar gerektirir. Birkaç tavsiye olarak şunları yazabilirim. Size tavsiye edilen veya dikte edilen yağı değil motor üreticisinin söylediği yağı kullanın, araç kullanım kılavuzlarında, motor kaputu altındaki etiketlerde bunu bulabilirsiniz. Ya benim aracım 5/30 ama usta 10/40 yağ koyalım dedi… Hayır… ustanın 10/40 yağı koyalım kelimesinde mantıklı bir cevap mevsimsel şartlar olabilir ama diğer özelliklerinden yoksun veya motorun gereksinimlerini karşılamayan bir yağ olabilir. Aracım yağ eksiltiyor ben bir numara kalın yağa geçeyim… Hayır orijinal yağınızı kullanmaya devam edin, eksiltme nedenine bulup tamir yoluna gidin. Doğru bilgiye ulaşmak için ve kendi aracınız için aşağıda linklerini verdiğim yerleri kullabilirsiniz. Bu linkler yukarıda benim anlattıklarımdan kat be kat daha detaylı dökümanlar ve uzman kişiler tarafından hazırlanmış bilgileri içerir. https://www.petrolofisi.com.tr/aracima-uygun-yag https://www.castrol.com/tr_tr/turkey/services/motor-yagi-secici.html Yazımızın devamı, zaman buldukça devam edecek Madeni Yağlar – Şanzıman Yağı, Otomobil Kimyasalları şeklinde. Herkese iyi forumlar… Saygılarımla.4 Puan
-
Merhaba arkadaşlar, 2012 model Mondeo 1,6 tdci titanium aracımı 30 nisanda forumdan @Emrah Korkmazz'a satmıştım. O tarihten beri 2016-17 model Mondeo 1,6 tdci araç arayışındaydım. Araçta aradığım temiz ve bakımlı olması dışında ilk özellik led farlı olmasıydı. Bu süreçte iki araca müşteri oldum biri çok iyi ve temizdi fiyatta anlaşamadık olmadı. Diğeri ise galerici daha olmayan ayak üstü alım satım yapan birilerinden araba bakmak için Ankaraya gittim. Hayatımda gördüğüm en pis araçtı. Gittiğime de gideceğime de bin pişman olmuştum tam bir hayal kırıklığıydı. Bu süreç inanılmaz şekilde sıkıcı olmaya başlamıştı. Bu süreçte ÖTV indirimi de yürürlükten kaldırıldı. 4 Temmuzda Uşak Ford bayi Sadık firmasında bir siyah renkli mondeo buldum. Firma temsilcisi Ahmet beyi aradım ötv den dolayı aracın 131 bin olan fiyatının 133 bine çıktığını öğrendim. Bayağı görüşmelerden sonra aracın benim istediğim niteliklerde olduğuna kanaat getirdim. Araç bayinin kendi kullandığı araçtı bu nedenle servis bakımlıydı ve hasarsızdı. Araç 2016 model mayıs 2017 trafiğe çıkışlı ve 23800 km idi. Ahmet bey çok ilgiliydi araca pasta cila yaptırdı. Araç içi havuzlu paspas ve bagaj havuzu koydu. Bu görüşmeler sırasında araç kafamda netleştiğinden dolayı aracı ilan fotoğrafları haricinde görmeme rağmen görmüş gibi olduğum için firmalarında seramik kaplama yaptırdım. Düzceden Uşağa direk otobüs olmadığı için Adapazarından aktarmalı olarak 26 temmuz sabahı erken saatlerde Uşağa vardım. Satış işlemleri için bayiye açılmadan önce gittiğim için bekçi ile karşılaştım. Ahmet bey iş seyahati için il dışında olduğundan kendisiyle tanışamadım. Mesai başladıktan sonra Taner bey ile tanıştık araç ile kısa bir tur attıktan sonra önceden randevu aldığım Dynobil bayisinde araca ekspertiz yaptırdım. Her şey Ahmet beyin söylediği gibiydi çok mutlu olmuştum. Ekspertizin faydasını hemen oracıkta gördüm sağ ön lastiğe akıllı bir vida girmişti. Hemen yaptırdık. Satış işlemleri öncesi firmanın genel müdürü Serkan bey ile tanıştım oda en az Ahmet ve Taner beyler kadar sıcak ve ilgiliydi. Noter satış işlerinden sonra plaka basımı için cemiyete uğradık ve şirkete döndük. Saat 12:15 yeni plakamızı taktıktan sonra vedalaşıp ayrıldım. Yakındaki Opet istasyonundan depoyu 356 tl ye doldurduktan sonra yola çıktım. Mondeo Mk4 ten sonra araç çok yabancı gelmed, yalnızca direksiyondaki tuşlar ve işlevleri biraz değişmişti. Araç 2016 model olmasına rağmen sync 3 sürüm vardı. Ekran çok iyi ve fonksiyonel, dokunma hassaslığı test videolarında anlatıldığından daha hassas geldi bana. Dumlupınar yol ayrımına kadar hız limitlerine azami dikkat ederek geldim. Dumlupınar yol ayrımından sonra yol bom boştu arada bir 150-160 km hızları denedim mk4 ten daha sessiz idi. Kütahya yoluna geldikten sonra tekrar limitlerde kullandım. Adapazarı otoyol gişelerine kadar yol bilgisayarı 5,1 lt/100 km gösteriyordu. Otoyolda biraz daha aracı tanımak ve motor hakkında bilgi sahibi olmak için farklı vites ve hız denemeleri yaptım bunun sonucunda yaklaşık 70 km lik bir kullanım sonucunda yol bilgisayarı 5,6 lt/100 km değerine ulaştı. Şu ana kadar edindiğim intiba @Emrah Korkmazz ve yıkamacım Ünsalın dualarının kabul olmuş olmasıydı. @Emrah Korkmazz'a aracımı sattığımda abi Allah sana senin gibi bir satıcı ve böyle bir araç nasip etsin demişti. Yıkamacım Ünsalda abi inşallah siyah bir araç alırsın her hafta görüşürüz demesiydi. İkisinin de dilekleri kabul olmuştu.1 Puan
-
Genel konular olarak çok konuşuldu forumda, değişik başlıklar altında yorumlar yapıldı fikirler beyan edildi. Kimi çok doğruydu kiminde bilgi eksikliği vardı vs. ama olayı kavramak açısından yeniden bir detaylı toparlama konusu ihtiyacı hasıl oldu. Mümkün olduğu kadar anlaşılır anlatmaya çalışacağım. Yaşam şartlarımız gereği hepimizin araçları var ve bu araçlar akaryakıt ile çalışmakta, teknolojinin ilerlemesi şu anda elektrikli araçları ön plana çıkarsa da şu durumda petrol tüketen araçları kullanmak durumundayız, sanırım önümüzdeki 20-30 yıl daha kullanmaya devam edeceğiz. Konuya gelelim; Petrol nedir ? Nereden çıkar ? Adı sanı nedir ? vs işlerine girmiyorum, bizi ilgilendiren kısım ile anlatalım. Bizim petrolümüzün adı BRENT yani Amerikan petrolü, internetden baktığınız da şu sıralarda varil fiyatı 65 dolar olan siyah sıvı. 1 varil demek bizim ölçümüz ile 159,5 litre demektir. Rakamları kolay anlaşılsın diye ondalık sayılar şeklinde değil de yuvarlak rakamlar şeklinde yazacağım. Varil yuvarlak rakam olsun 160 diyelim. Bu 160 litre siyah sıvı ham petroldür. 160 litre ham petrolü damıttığımız zaman %43 oranında benzin %18 oranın da Motorin, % 11 oranında lpg elde etmiş oluruz, geri kalan %28 lik kısımda da diğer ürünler çıkar (motor yağları, jet yakıt, asfalt vs). Varilden oranlara çarptığın zaman 69 litre benzin, 29 litre motorin, 18 litre lpg, 45 litre de diğer ürünlerden oluşur. Gelelim hesaplama şekline, aşağıdaki tabloda bu günün güncel rakamlarını aldım. Fiyatlarımız oluştu, benzin ve motorin için oluşan fiyat 2,31 lira, peki nasıl oluyor da benzin pompada 7,20 motorin 6,65 oluyor anlatayım, Yukarıda oluşan fiyatlar birkaç elden geçiyor, sırasıyla Tüpraş-Dağıtıcı-İstasyon-Müşteri bunların arasında oluşan vergilendirme ve kar oranları ile fiyatı yükseltiyor aşağıdaki tabloda. Evet pompa fiyatlarımız oluştu, burada dikkati çeken bir kısım var, devletin birim fiyat ile ötv yi topladıktan soran çıkan matrahdan kdv hesaplaması, yani motorin için konuşursak 0,90 lira kdv nin içerisinde 1,80 olan ötv nin de kdvsinin olması, biraz karışık gelmiş olabilir ama anlaşılabilir cümle, vergiden vergi tahsil ediliyor olmasıdır. Burada sizden istirhamım, yukarıda anlattığım sadece bilgi amaçlı siyasi, politik polemiklere girmeyelim, her ne kadar ilginç olsa da sistem bu şekilde. Buraya kadar tamam sorun yok, son zamanlarda çok dile getirilen eşel sistem var. Eşel sistem yukarıdaki ilginçliğe rağmen devletin vatandaşı koruması anlamında yaptığı bir uygulama, pompa fiyatlarını sabit tutuyor. Bunu hepsine yapabildiği gibi isterse bir ürün içinde yapabiliyor, genelde bunu motorin için yapar, ülkede kullanılan dizel araçların yoğunluğundan ticari ve sektörel işlerde motorin kullanıldığı içindir. Daha önceleri de bu sistemi enstrümanı kullandı o zamanla adı “Tavan Fiyat Uygulaması” idi ama burada kendisi sadece tavan fiyatı belirledi, ticari olarak fiyatların iniş ve kalkışlarını dağıtıcı ve istasyon karşılar bana ne dedi çekildi. Eşel sistem, kelime anlamı Fransızca “echelle mobile” diye geçer Türkçemizdeki karşılığı hareketli ölçek hesaplamasıdır. Kısaca devletin gelen zam ve indirimleri ötv den karşılaması demek, yani zam geldiği zaman ötv yi düşürür pompa fiyatı aynı kalır, indirim geldiği zaman ötv yi yükseltir fiyat yine aynı kalır Aşağıdaki tabloda birkaç örnek ile açıkladım. Yukarıdaki tabloda anlaşılacağı üzere, örnek olarak bir ay içerisinde motorinin fiyatı 4 kere değişmiş, bunun ilk ikisinde zam sonraki ikisinde indirim olarak gerçekleşmiş, ilk üç zamlar ve indirimler ötv den karşılanmış bu karşılanmalar sonucunda ötv rakamı 1,80 tl den 1,20 ye kadar düşmüş. Bu şu demek halk ve piyasalar olarak devlete birim de 0,60 tl ötv borcumuz var, sonraki gidişatta durum iyileşmiş ve indirimler gelmiş. Burada devlet diyor ki sayın ahali bana zaten 0,60 tl ötv den borcun var zam geldi ben sana yansıttırmadım, eee nolcak diyoruz… Şimdi 0,40 tl indirim geldi ya bunu 0,60 dan bir düşelim yani senden 1,20 ötv alıyordum bunu 1,60 yapıyorum diyor. Hay hay diyoruz ötv 1,60 a yükseliyor. Sonra üstüne bir indirim daha geliyor. Devlet yine sayın ahali bana ötv den 0,20 borcun kalmıştı şimdi gelen indirim 0,25 tl bu 0,25 in 0,20 sini borcuna istinaden düşüyorum geriye kalan 0,05 tl yi de pompa fiyatından düşüyorum hadi yine iyisin diyor. Böylelikle, son kullanıcılara yani size bize pompa fiyatlarındaki bu aşırı iniş ve kalkışlar hissettirilmemeye çalışılıyor. Tekrar edeyim yeniden lütfen siyasi mesaj olmadan okuyalım.1 Puan
This leaderboard is set to İstanbul/GMT+03:00