Mehmet Ozyurek 26 Aralık 2012 Paylaş 26 Aralık 2012 Sercan Bey teşekkürler.. Özellikle ayakkabı idi aradığım Wekch marka imiş.. Ben bunu bir an gördüm tv'de winx gibi algılamıştım.. Kızımda buna benzeyen bir ayakkabı vardı.. Demekki kızımınkinin taklidi imiş.. 1 Yorum bağlantısı
Mehmet Kaya 26 Aralık 2012 Paylaş 26 Aralık 2012 Kamu spotlarında, İki gündür, galiba keçeli kalem ve bir ayakkabı modeli görüyorum.. Bunların hangi ürünler olduğunu bilen var mı ? Markası ne abi? Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 26 Aralık 2012 Paylaş 26 Aralık 2012 Keçeli değil Cooky tükenmez kalemmiş... Yorum bağlantısı
Tarık Koca 26 Aralık 2012 Paylaş 26 Aralık 2012 tokgöz,torku şeker, apikoğlu, pınar bende hayal kırıklığı yaratan firmalar... Yorum bağlantısı
Samet Daş 15 Ocak 2013 Paylaş 15 Ocak 2013 Anlamam da, peynirde bitkisel yağ bulunmuş, dana sosiste tavuk bulunmuş, ne kadar kötüdür anlayan? Abi TSE yani Türk Standartları Enstitüsü'nün Gıda Standartları var. Peynir için belirlenen standartlarda örneğin; sadece sütten üretilebileceği belirtiliyor. Süte yapılan her katkı hem etik olarak hemde katkıdan sonra aslında onun peynir olmadığı gerekçesi ile engellenir. Sahteciliktir çünkü. Sucuk: normalde standartlarda %100 dana eti olmak zorunda. Dana eti derken sakatat ilavesi olamaz. Deri veya kemik tozu ilavesi olamaz. Ve standartlara göre 450gr olmalı bir kangal sucuğun. Lakin has sucuk pahalı olduğundan satış değerleri düşüktür. Bunun yerine paketinde sucuk yazsa dahi marketten aldığınız ürünler aslında sucuk değil sucuk benzeri ürün diye geçer Gıda Tebliğinde. Sucuk ısıl işlemden geçmez. 40 küsür çeşit baharat ilavesi ile karıştırılmış dana kıymasıdır ve içindeki yağın ete oranı bellidir. Marketten aldıklarımız ise ısıl işlemden geçmiştir. Şu anda gidip en kral sucuğu alsanız dahi içinde katkı maddesi mevcuttur. Tabi bu katkı maddeleri standartların müsade ettikleri. Nitrat hem dayanıklılığı arttırmak için hemde sucukta ki kırmızı rengi vermesi açısından standartta izin verilmiştir mesela. Sucuğu kendiniz yapsanız, sucuğa nitrat katmadığınız için koyu kahvemsi renktedir. Bende üniversitede gıda okumuş biri olarak. ISO kalite belgelendirmesi ve denetimi yapan bir firmada çalıştım. Türkiye'nin dört bir yanında birçok gıda fabrikası gezdim. Mesela; Sucuk fabrikasında pestisit kontrolleri yapılmadığı için üreyen farelerin gayri ihtiyari kıyma makinelerinin üstünde gezerken içlerine düşüp kıyma olduklarını gördüm. Dağ başında; sakatlanmış, yaşlanmış atları eşekleri kesip fabrikaya getirip sucuk yaptıklarını gördüm. Peynire bitkisel yağ dışında birde nişasta katıldığını gördüm. Gelelim sosis meselesine: sosis %100 dana etinden ise gerçekten %100 dana etindendir. Bunun ne kötülüğü var diye sorabilirsiniz. İçine girmemesi gereken sakatat, bağırsak ve mundar et katılır. Bu yüzden aslında yenmesini tavsiye etmediğimiz bir ürün. Birçok fabrika kullanılması yazılı kurallar ile yasak olmasına rağmen MDM dediğimiz hayvanın etinin kemiklerinden ayrıldıktan sonra kemik üzerinde kalan kırpık et parçalarını mekanik kazıma yolu ile alır. Bu eti katar sosis, sucuk ve benzeri ürünlere. Bu et hastalık yapabileceği için kullanılmaz. Tavuk eti katmak sosisi sosis yapmaz sosis benzeri ürün yapar. Buda yasaktır. Peki ne kadar kötü tavuk eti katılması; kanatlı hayvanlar salmonella mikro organizmasını taşırlar. Bu mikro organizma vücuda alındığında 2. günden sonra isal yapar. Karın ağrısı yapar. 6-7 gün içerisinde ölüme götürebilir. Sizce %100 dana eti olması gereken bir ürüne tavuk eti katan üretici ne kadar düşünceli olabilir ki bu mikroptan koruma önlemi almış olsun. Sahtekârdan sahtekârlığın içinde namuslu bir davranış beklemek gibi birşey olur bunu beklemek. 2 Yorum bağlantısı
Caner Kardeşseven 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, gıdada sahtekarlık yapan üreticileri internet sitesinden kamuoyuna duyurdu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının yaptığı kontroller sonucunda sahip olduğu bilgileri, 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun'unun 31 inci maddesinin 6 ncı fıkrası uyarınca kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükme bağlanmıştır. Ayrıca, 17 Aralık 2011 tarihli Gıda ve Yemin Resmi Kontrolüne Dair Yönetmeliğin 8 inci maddesi gereğince laboratuvar sonucu ile taklit ve tağşiş yapıldığı kesinleşen gıda ve yemi üreten/ithal eden firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasının Bakanlık resmi internet sitesinde Bakanlıkça kamuoyunun bilgisine sunabileceği hükmü çerçevesinde, laboratuvar sonuçları olumsuz bulunan ürün/firma bilgileri aşağıda yer almaktadır. Kaynak : sabah Beşler 'in sosisini birkaç ay önce yemiştim... vay be... Yorum bağlantısı
Ersen Tapan 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 http://www.bursahakimiyet.com.tr/haber/dunya/hamburger-ve-atmaalesef-yanilmiyorsunuz-16821.html Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 http://www.bursahaki...unuz-16821.html Kandırılmak ayrı bir olay ama en azından onlarda yediklerinin haram olup olmaması gibi bir kavram yok. 1 Yorum bağlantısı
Misafir 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 Beşler 'in sosisini birkaç ay önce yemiştim... vay be... Abi dikkat edelim lütfen,ortalık sahtekar dolu... Yorum bağlantısı
Hüseyin Sönmez 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 Kandırılmak ayrı bir olay ama en azından onlarda yediklerinin haram olup olmaması gibi bir kavram yok. adamların at eti ile sıkıntısı yok ki tek problem belirtilen etin içine karışmış olması, atı zaten yiyorlar. Yorum bağlantısı
Misafir 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 adamların at eti ile sıkıntısı yok ki tek problem belirtilen etin içine karışmış olması, atı zaten yiyorlar. Bir ara internette dolaşıyordu bir video,canlı olarak atılıyorlar makinaya kıyma olarak çıkıyorlardı. Yorum bağlantısı
Samet Daş 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 (düzenlendi) Avrupa da at eti satılan, at etinden yemek yapan dükkanlar kapılarına ahşaptan yada alçıdan yapılmış at başı asıyorlar. Yukarıda yazımda bahsettiğim gibi konu etik açıdan sorun yaratmış. 2000li yılların başında da Türkiye de yaşanılan et sıkıntısı nedeni ile Avustralyadan getirilen kanguru eti piyasada satıldı dana eti diye. Dönemin hükümeti bu ortaya çıkınca diyanettin ''helaldir'' şeklinde açıklama yapmasını sağlamıştı. 16 Ocak 2013 tarihinde Samet Daş tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Mehmet Ozyurek 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 Tek tırnaklı tepsin onları.. Şerefsizler... 1 Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 Tek tırnaklı tepsin onları.. Şerefsizler... Çok manidar bir beddua oldu Emmi, 1 Yorum bağlantısı
Samet Daş 16 Ocak 2013 Paylaş 16 Ocak 2013 Otla beslenip geviş getirdikleri için kangurular yenilebilirmiş. Aslında haklılar dana etinden farkı yoktu 1 Yorum bağlantısı
Misafir 17 Ocak 2013 Paylaş 17 Ocak 2013 (düzenlendi) Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, yaptığı yazılı açıklamada, "Ambalajlı Su Raporu"nun hazırlıklarına bir yıl önce başladıklarını, önce tüm markaları analiz etmek için SağlıkBakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi ile görüşmeler yaptıklarını ancak analizler için yüklü bir maliyet çıktığını belirtti. İnternet taraması yaptıklarında firmaların önemli bir bölümünün kurumsal sitesinin olmadığını gördüklerini aktaran Özer, sitesi olanların çoğunun ise analiz verilerini sitelerindepaylaşmadığını, firmalardan ruhsatı haiz son analiz verilerini paylaşmasını istediklerini ancak birçoğunun verilerini paylaşmayı reddettiğini bildirdi. "Ambalajlı Su Raporu"nun hazırlıklarını sürdürdükleri sırada bir televizyon programında, bazımarka sularda ciddi oranlarda kirlilik olduğunun dile getirildiğini anlatan Özer, bu önemli çalışmada sulardaki kimyasal ve radyoaktif kirliliğin değil, sadece biyolojik kirliliğin ele alındığına işaret etti. Bu yayın sonrasında Sağlık Bakanlığı'nın bazı markalarda kirlilik olduğu iddiasıyla sektörünyarıya yakınını teşhir ettiğini belirten Özer, bakanlığın daha sonra markaların numunelerinin yönetmeliğe uygun bulunduğu ve üretim izni verildiği yönündeki açıklamayla kendini tekzip ettiğini savundu. Özer, bu süreçteki teşhirlerin yeterli bir çalışmanın sonucundan ziyade, kamuoyunu vemedyayı tatmine yönelik bir girişim olduğunu ileri sürerek, Sağlık Bakanlığı'nın süreci yönetemediğini savundu. "107 su standart dışı" Kemal Özer, ellerindeki mevcut verilere göre, su markalarının çoğunluğunun ulusal ya da uluslararası standartlara uymadığını ileri sürerek, rapora ilişkin şu bilgileri verdi: "Tespit ettiğimiz bulgulara göre tam 107 su markası, bırakınız ideal değerleri ulusal ya da uluslararası standartlardan bir veya birkaçına bile uygun değildir. İncelediğimiz su markalarında yaklaşık olarak 30 çeşit kimyasal kirleticiye rastlanmıştır. 'Akrilamid' konusunda, toplam 58 su markası Amerika Çevre Ajansı (EPA) standartlarına uygun çıkmazken, bir tanesi ilgili parametrede Yönetmelik, Avrupa Birliği (AB) ve Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine de uymuyor. Benzo(a)piren konusunda ise 2 su markası Yönetmelik ve Avrupa Birliği standartlarına uygun değilken biri EPA standartlarına da uymamaktadır. Bir su markası TSE, Yönetmelik, AB ve EPA'nın 'civa' kriterlerine uygun değil. 8 su markasının 'amonyum' değerleri, TSE'nin değerlerinden bile yüksek. İki su markasının 'kadmiyum' değerleri, hem Yönetmelik hem de Dünya Sağlık Örgütü'nün standartlarına uymazken, 6 su markası EPA'nın 'nitrat' sınırlarının çok üstünde. Yine 2 su markası TS-266'nın 'nitrat' değerlerini aşmaktalar." "İzin verilen sınırın 100 katı kanserojen madde" Özer, yaptıkları araştırmada 31 su markasının TSE ve Yönetmeliğin "nitrit" sınırlarını aştığını belirtti. Kanserojen "epikloridin" parametresine bakıldığında 83 su markasının EPA'nın öngördüğü değerlere uygun olmadığını, bunlardan birinin izin verilen sınırın tam 100 katı değeriyle yönetmeliğe, AB ve Dünya Sağlık Örgütü'nün kriterlerine de uymadığını aktaran Özer, "Tetrakloretan" ve "trikloretan" maddeleri konusunda 16 su markasının da EPA'ya göre standart dışı olduğunu vurguladı. Yine EPA'nın belirlediği su standartlarına uymayan 18 su markasının "toplam trihalometanlar" parametresinde sınırların dışında olduğunu kaydeden Özer, ayrıca 18 su markasının Dünya Sağlık Örgütü'nün kanserojen "vinil klorür" sınırlarını aştığını, bunlardan birinin söz konusu kategoride dünyadaki hiçbir standarda uygun olmadığını kaydetti. Sağlık Bakanlığı'na suçlama Özer, 31 su markasının Sağlık Bakanlığı'na ait yönetmeliğin "pestisitler" konusundaki hükümlerine aykırı olarak pazarlandığını belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar parametresinde bir su markası TSE, yönetmelik ve AB standartlarına uygun değildir. Bir su markası TSE'nin 'florür', 10 su markası 'klorür', 8 su markası 'sülfat', 4 su markası 'bakır', 4 su markası 'demir', 10 su markası 'mangan' standardının dışındadır. Bir su markası yönetmelik ve AB sınır değerlerine de uymamaktadır. Üstelik bu su markasında izin verilen sınırın 50 katı demir bulunmaktadır. Genel olarak bakıldığında 59 su markası, Sağlık Bakanlığı 'İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik' hükümlerine uygun olmayıp, kimyasal terkipleri izin verilen sınırları aşmaktadır. Buna rağmen Sağlık Bakanlığı bu suların pazarlanmasına göz yummaktadır. Ayrıca verilerine ulaşılabilen 60 su markası TS-266'ya, 8 su markası AB EC/98/83'e, 90 su markası EPA'ya ve 21 su markası ise Dünya Sağlık Örgütü içme suyu standartlarına uygun değildir. Öte yandan incelediğimiz 3 su markası ise dünyadaki hiçbir standarda uymamaktadır." Bunlar da içilebilir su markaları Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi'nin hazırlıklarını yaklaşık 1 yıl sürdürdüğü 'Ambalajlı Sular Raporu oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Raporda toplam 115 su markasından 105'i sınıfta kalırken, 10 firma ise tehlike sınırının üstünde kaldı. Bu 10 marka içinde de ilk sırayı Buzdağı firması aldı. Sağlık Bakanlığı'nca yapılan resmi analiz sonuçlarını göre Türkiye'de yüksek fiyatla satılan tanınmış markaların neredeyse tamamı kimyasal, biyolojik ve radyoaktif kirlilik açısından güvenle içilebilir olmaktan çok uzak. Toplam 105 firmanın tehlike sınırının altında kaldığı analiz sonucunda 10 firma da içilebilir sular arasına girdi. Tehlike sınırını aşan ve suyu içilebilir firmalar arasında ilk sırayı Buzdağı firması alırken, 2. sırada Tekir, 3. sırada ise Kalabak marka sular yer aldı. İşte raporda standartları tutturan 10 su firması Kaynak : Haber7 17 Ocak 2013 tarihinde Hakan Erken tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı
Samet Daş 17 Ocak 2013 Paylaş 17 Ocak 2013 Çok mühim bir mesele. Suyunuzu dikkatli seçin. Dünyada ki gıda zehirlenmelerinin 4 te 2'ye yakın kısmı sudan kaynaklanan zehirlenmeler. Bir bara yada kafe ye gittiğinizde buz tercih etmeyin mesela. 1 Yorum bağlantısı
Misafir 18 Ocak 2013 Paylaş 18 Ocak 2013 Çok mühim bir mesele. Suyunuzu dikkatli seçin. Dünyada ki gıda zehirlenmelerinin 4 te 2'ye yakın kısmı sudan kaynaklanan zehirlenmeler. Bir bara yada kafe ye gittiğinizde buz tercih etmeyin mesela. Kesinlikle katılıyorum... Yorum bağlantısı
Borga Tansel 20 Ocak 2013 Paylaş 20 Ocak 2013 Kaynak : Haber7 Kalabak suyum 3. sırada çıkmış. Fiyatı da gayet ucuz. 12 litrelik damacana 1.7 TL olması lazım idi Yorum bağlantısı
Murat Bal 20 Ocak 2013 Paylaş 20 Ocak 2013 Bizden daha kötüleri de var. Bakınız A.B.D Yorum bağlantısı
Yurdaer Elay 21 Ocak 2013 Paylaş 21 Ocak 2013 Denemek için Kipa su almıştım. Hem pH değeri iyi hem de içimi güzel. Sıralamada ilk 10'un içine girmiş Yorum bağlantısı
Abdussamed Acar 28 Ocak 2013 Paylaş 28 Ocak 2013 08/03/2012 itibariyle karışımla yahut MDM kullanılarak (Mekanik Ayrılmış Et) yapılmış ileri işlem et ürünlerinin raflarda bulunması yasak... Umarım denetimler gerektiğince yapılır ve ucuz ileri işlem et ürünlerinin bedavaya yakın asıl hammaddesi tamamen ortadan kalkar... Yorum bağlantısı
Fahrettin Karakoç 30 Aralık 2013 Paylaş 30 Aralık 2013 Bakanlığın açıkladığı liste http://www.haber7.com/saglik/haber/1111189-dikkat-sakin-bu-urunleri-almayin 4 Yorum bağlantısı
Yasir Uslan 30 Aralık 2013 Paylaş 30 Aralık 2013 Telefonlara barkod destekli bir uygulama yazmak geldi içimden... Neyse geçer birazdan. 5 Yorum bağlantısı
Onur Bulut 30 Aralık 2013 Paylaş 30 Aralık 2013 Hocam açıklıyorlar fakat reklamlarda hala 5 kilo balı 100 liradan satıyorlar. Zararlı olduğu bilindiği halde reklamları hala neden yapılır anlaması güç. Yorum bağlantısı
Recommended Posts