İçeriğe Yönlendir

Fıkralar


Cihaner Öztürk

Recommended Posts

Murat Dere

Anlatsana hocam :crazy:

ben bilmiyorum bu fıkrayı,anlat anlat :p

Durun şimdi tam toparlayamadım. O kadar komik deildi sanki... :unsure2:

Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

Murat hocam bi fıkra anlatasana, ama bak biliyosak anlatma :p

Yorum bağlantısı
Murat Dere

Murat hocam bi fıkra anlatasana, ama bak biliyosak anlatma :p

E hadi dinliyok :biggrin:

Anlatıyom, bilenler dinlemesin:

85 yaşında bir adam doğum odasının kapısında beklemektedir. Doğum odasından çıkan hekim şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:

-"İçeride doğum yapan kadın yakınınız mı?"

-"Evet, eşim."

-"Ama bayan 25 yaşlarında..."

-"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"

-"Yoo, aklıma dedem geldi de."

-"Nesi varmış dedenizin?"

-"Kendisi av meraklısı idi. Sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken onu uyardık ama kendisi ısrar etti ve hazırlandı. E tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine yanında duran bastonu aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda epey yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı; bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."

Yaşlı adam fırlamış:

-"Olur mu öyle be, başkası vurmuştur onu."

Doktor:

-"Ben de onu demeye çalışıyorum işte..."

  • Beğen 9
Yorum bağlantısı
Murat Dere

Okumasın değil mi sayın hocam doğrusu. :crazy:

Ertan, kaşınıyosun çocum... ;) Biz yazarak anlatıyoz, siz de okuyarak dinliyosunuz. Sorun var mı janim? :bambam2:

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Fahrettin Karakoç

Adamın biri maça gitmiş. Aldığı bilet tribünün en uzak köşesindeymiş. Yerine oturmuş birinci devreyi güç bela seyretmiş.

O arada ön tarafta tam ortada bir koltuğun boş olduğunu fark etmiş. Devre arasında sıralar arasından geçip o boş yere ulaşmış. Yan koltuktaki adama sormuş:

- Burası boş mu?

- Boş, demiş adam...

... - Nasıl oluyor bu tıklım tıklım dolu stadda boş yer kalmış...

- Orası benim eşimin, demiş adam, aylar önce bu maç için almıştık. Ama eşim vefat etti...

- Çok üzüldüm, demiş bizimki, ama dost ve akrabalarınızdan birine neden vermediniz bileti?-

Onların hepsi şu anda cenazede :)

  • Beğen 4
Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

Anlatıyom, bilenler dinlemesin:

85 yaşında bir adam doğum odasının kapısında beklemektedir. Doğum odasından çıkan hekim şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:

-"İçeride doğum yapan kadın yakınınız mı?"

-"Evet, eşim."

-"Ama bayan 25 yaşlarında..."

-"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"

-"Yoo, aklıma dedem geldi de."

-"Nesi varmış dedenizin?"

-"Kendisi av meraklısı idi. Sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken onu uyardık ama kendisi ısrar etti ve hazırlandı. E tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine yanında duran bastonu aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda epey yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı; bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."

Yaşlı adam fırlamış:

-"Olur mu öyle be, başkası vurmuştur onu."

Doktor:

-"Ben de onu demeye çalışıyorum işte..."

Hocam biliyosak anlatma demiştim,

Yorum bağlantısı
Fahrettin Karakoç

İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanlar göndererek birbirlerine zekâ gösterisi yaparlardı.

Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırdı. İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birbirinin tıpatıp aynisi üç insan heykeli yapmasıydı. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi bilecekti.

Heykeller hazırland...ı ve doğum gününde komsu ülke hükümdarına gönderildi.

Heykellerin yanına bir de mektup konmuştu.

Söyle diyordu heykelleri yaptıran hükümdar: ..

“-Doğum gününü bu üç altın heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp aynisi gibi görünebilir. Ama içlerinden biri diğer ikisinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana haber ver.”

Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı. Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı. Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler ama aralarında bir fark göremediler.

Günler geçti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç haber gönderdi. İyi okumuş, akilli ve zeki olan bu genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için zindana atılmıştı.

Başka çaresi olmayan hükümdar bu genci çağırttı. Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok ince bir tel getirilmesini istedi.

Teli birinci heykelciğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı. İkinci heykele de ayni işlemi yaptı. Tel bu kez diğer kulaktan çıktı. Üçüncü heykelde tel kulaktan girdi ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabileceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan öteye gitmiyordu.

Hükümdar heykelleri gönderen komsu hükümdara cevabi yazdı:

“Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul değildir. Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o insan da makbul değildir. En değerli insan, kulağından gireni yüreğine gömen insandır. Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim.”…

548117_360740127330312_680946238_n.jpg

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Murat Dere

Hocam biliyosak anlatma demiştim,

Ben de "bilenler dinlemesin" demiştim. Öğretmen sözü dinlemezsen böyle olursun işte. Hatta beter ol. :p

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Fahrettin Karakoç

"Her işte bir hayır vardır ! "

Bir zamanlar Afrika’daki bir ülkede hüküm süren bir kral vardı. Kral, daha çocukluğundan itibaren arkadaş olduğu, birlikte büyüdüğü bir dostunu hiç yanından ayırmazdı. Nereye gitse onu da beraberinde götürürdü. Kralın bu arkadaşının ise değişik bir huyu vardı. İster kendi başına gelsin ister başkasının, ister iyi olsun ister kötü, her olay karşısında hep aynı şeyi söylerdi:

"Bunda da bir hayır var!"

Bir gün kralla arkadaşı birlikte ava çıkt...ılar. Kralın arkadaşı tüfekleri dolduruyor, krala veriyor, kral da ateş ediyordu. Arkadaşı muhtemelen tüfeklerden birini doldururken bir yanlışlık yaptı ve kral ateş ederken tüfeği geriye doğru patladı ve kralın baş parmağı koptu. Durumu gören arkadaşı her zamanki her zamanki sözünü söyledi:

"Bunda da bir hayır var!"

Kral acı ve öfkeyle bağırdı: "Bunda hayır filan yok! Görmüyor musun, parmağım koptu?"

Ve sonra da kızgınlığı geçmediği için arkadaşını zindana attırdı. Bir yıl kadar sonra, kral insan yiyen kabilelerin yaşadığı ve aslında uzak durması gereken bir bölgede birkaç adamıyla birlikte avlanıyordu. Yamyamlar onları ele geçirdiler ve köylerine götürdüler. Ellerini, ayaklarını bağladılar ve köyün meydanına odun yığdılar. Sonra da odunların ortasına diktikleri direklere bağladılar. Tam odunları tutuşturmaya geliyorlardı ki, kralın başparmağının olmadığını fark ettiler. Bu kabile, batıl inançları nedeniyle uzuvlarından biri eksik olan insanları yemiyordu. Böyle bir insanı yedikleri takdirde başlarına kötü olaylar geleceğine inanıyorlardı. Bu korkuyla, kralı çözdüler ve salıverdiler. Diğer adamları ise pişirip yediler. Sarayına döndüğünde, kurtuluşunun kopuk parmağı sayesinde gerçekleştiğini anlayan kral, onca yıllık arkadaşına reva gördüğü muameleden dolayı pişman oldu. Hemen zindana koştu ve zindandan çıkardığı arkadaşına başından geçenleri bir bir anlattı.

"Haklıymışsın!" dedi.

"Parmağımın kopmasında gerçekten de bir hayır varmış. İşte bu yüzden, seni bu kadar uzun süre zindanda tuttuğum için özür diliyorum.Yaptığım çok haksız ve kötü bir şeydi"

"Hayır" diye karşılık verdi arkadaşı.

"Bunda da bir hayır var"

"Ne diyorsun Allah aşkına?" diye hayretle bağırdı kral.

"Bir arkadaşımı bir yıl boyunca zindanda tutmanın neresinde hayır olabilir"

"Düşünsene, ben zindanda olmasaydım, seninle birlikte avda olurdum, değil mi?"

Ve sonrasını düşünsene?

  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

Ben de "bilenler dinlemesin" demiştim. Öğretmen sözü dinlemezsen böyle olursun işte. Hatta beter ol. :p

Önce öğretmen söz dinleyecek hocam. Örnek almak konusu.

Yorum bağlantısı
Murat Dere

Önce öğretmen söz dinleyecek hocam. Örnek almak konusu.

Otur yerine Mahmut... :punish: Sıfır veriyorum, yarın da velinle beraber geliyorsun. :crazy:

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

Otur yerine Mahmut... :punish: Sıfır veriyorum, yarın da velinle beraber geliyorsun. :crazy:

147 diyorum

Yorum bağlantısı
Murat Dere

147 diyorum

İki de kahve söyle; velinle içeriz... Benimki sade olacak. :p

Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

İki de kahve söyle; velinle içeriz... Benimki sade olacak. :p

Velim oruç tutuyor.

Yorum bağlantısı
Murat Dere

Velim oruç tutuyor.

"İftardan sonra" kavramını illa benim hatırlatmam gerekecek değil mi?... Aah ah, nerden o eski öğrenciler? :bambam:

Yorum bağlantısı
Ersen Tapan

"İftardan sonra" kavramını illa benim hatırlatmam gerekecek değil mi?... Aah ah, nerden o eski öğrenciler? :bambam:

Nerede abi? :crazy:

Yorum bağlantısı
Mahmut Yıldız

"İftardan sonra" kavramını illa benim hatırlatmam gerekecek değil mi?... Aah ah, nerden o eski öğrenciler? :bambam:

gündüz yatamıyorsunuz zaten, bari akşam yatın diye şeyettim hocam.

Yorum bağlantısı
Murat Dere

Nerede abi? :crazy:

Ben de onu sordum işte, bi bulsam öpecem alınlarından. ;)

gündüz yatamıyorsunuz zaten, bari akşam yatın diye şeyettim hocam.

Ne gündüz ne akşam yatabiliyoz om... :yes:

Yorum bağlantısı
Ersen Tapan

Ben de onu sordum işte, bi bulsam öpecem alınlarından. ;)

Adresi atıyorum özelden :tongue:

Yorum bağlantısı
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...